Türkiye açık enflasyon hedeflemesine erken geçti. Kamu finansmanında sağlanan iyileşmeye paralel olarak enflasyonu düşürmeye yönelik para politikası (hem uygulamada hem de kurumsal düzenlemelerle) enflasyonu yüzde 10’un altına getirdi.
Bu düzeylerde katılıklar ortaya çıktı. Katılıklarla bir süre yaşamadan enflasyona son bir darbe vurulmak istendi. Darbe, açık enflasyon hedeflemesine geçilerek beklentileri, dolayısıyla piyasaların fiyatlama alışkanlıklarını değiştirmekti.
Bu alanda başarısız olduk. Başarısızlığın bir nedeni de geçen yıl ortasında uluslararası piyasaların karışmasıydı. O karışıklıkta, döviz kurlarında yaşanan yükselmenin enflasyon üzerindeki olumsuz etkileri belki yeterince hesaba katılmadı. Belki de, bu konu, özellikle IMF tarafından küçümsendi.
OLASI TEHDİTLER
Ekonomik birimlerin enflasyon hedefini ciddiye almaları gerektiği bir dönemde hedefin ciddiyeti kalmadı. Hedef, en azından şimdilik, ekonomik birimler gözünde rafta kaldı. Açık enflasyon hedefine geçmenin "enflasyona darbe" olma niteliği de giderek kayboldu. Son kurşunumuzu atmış olduk. Şimdi kurşunsuz kaldık. Enflasyona son bir darbe olabilecek yeni bir şeyler bulmamız gerekiyor.
Mali disiplin, yeterli olabilecek bir darbe olmasa dahi, enflasyonun yeniden yükselme eğilimine girmeyebileceği yönünde beklentileri oluşturmak açısından bir "çapa" olabilir. Gündemdeki yapısal reformları kararlılıkla uygulamaya koymak ekonomik birimler açısından "enflasyona darbe" olarak algılanabilir. Dolayısıyla, yapısal reformların ivedilikle uygulamaya geçirilmesi enflasyonu hedefe yaklaştırabilmek açısından şimdi daha önemli hale geldi. Ancak bu yolla ekonomik birimlerin yeniden enflasyon hedefini ciddiye alma olasılığı artırılabilecektir.
Ekonomik birimlerin hedeflenen enflasyon doğrultusunda beklentilerini oluşturmaları önünde bazı engeller de gündemde. Gündemdeki elektrik zamları, bir defaya mahsus fiyat artışı olarak görülse dahi, yıllık enflasyonun yükselme eğilimi içinde olduğu izlenimi oluşturacağından, beklentileri olumsuz etkileyecektir.
Kamu finansmanındaki bozulmayı durdurmaya yönelik olarak bazı maddelerde artırılan dolaylı vergiler de enflasyon artıyormuş ya da düşmüyormuş izlenimini güçlendirecektir. Petrol fiyatının varil başına 100 dolara yaklaşıyor olması da enflasyonla mücadelede ekonomik birimlere olumlu mesajlar vermemektedir. Uluslararası piyasalardaki çalkantılarla döviz kurlarında görülen oynaklıkların artması da enflasyonun hedefinin ciddiye alınmasını engelleyen etkenlerdendir.
GERÇEK ODAK NOKTASI
Bütün bunlar Merkez Bankası’nın faiz politikasının enflasyon hedeflemesi aracı olmaktan çıkarılması yönündeki baskıları artırmaktadır. Kafalar karışmakta, faiz politikasının uluslararası sermaye akımlarının idaresi için mi, yoksa enflasyon hedefine ivedilikle yaklaşılması amacıyla kullanılacağı yönünde belirsizlikler oluşmaktadır.
"Enflasyon hedefiyle çelişmedikçe, faiz politikası sermaye hareketlerinin idaresi için kullanılmalıdır" görüşü enflasyon hedeflemesi politikasını ekonomik birimler gözünde daha da sulandıran bir yaklaşımdır. Son aylarda, para politikasının neye odaklığı yönünde belirsizlikleri artıran gözlemler söz konusudur.
Aksi yönde kararlı bir tavır görülmediğinde, enflasyon hedeften uzak kalmaya devam edecek gibi bir izlenim giderek güçlenmektedir.
Bir seyahatim nedeniyle yazılarıma bir süre ara veriyorum.