Enflasyon hedefi enflasyonda bir kırılmayı gerektiriyor

GEÇEN hafta Merkez Bankası kendi işlemlerinde kullandığı kısa vadeli faizleri değiştirmeme kararı aldı.

Genelde piyasalar faizlerde bir değişme beklemiyorlardı. Yine de, kısa vadeli faizlerin değişmemesi bazı çevrelerce "Merkez Bankası’nın yüksek faiz takıntısı" olmasına bağlandı. Halbuki, bir takım sloganlara sarılmak yerine, Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri indirmesi için yerinin olup olmadığını tartışmak daha faydalı olacaktır.

Önce, Merkez Bankası’nın ana hedefini bir kez daha tanımlayalım: geçen yıl sonunda 12 aylık bazda yüzde 7.7 olan enflasyonu bu yıl sonunda yüzde 7 ile yüzde 3 arasına oturtmak. Bu çaba içinde, enflasyonu yüzde 5 olarak hedeflemek oyunun kuralı olmaktadır.

KIRILMA

Grafikte, 2004 yılında 2005 yılı sonuna kadar üçer aylık dönemlerin sonundaki enflasyon rakamları verilmiştir. 2006 yılına yönelik olarak da nokta hedefi ve artı/eksi 2 puanlık marjlar verilmiştir. Dikkat edilirse, son iki yıldır tüketici fiyatları endeksi bazında ölçülen enflasyon yüzde 7 ile yüzde 9 arasında gidip gelmektedir. Grafikte /images/100/0x0/55eabdb3f018fbb8f893bbe7görünmese de, 2003 yılından 2004 yılına geçerken enflasyonda ciddi bir kırılma yaşanmıştı. Şimdi, grafikte görüldüğü gibi, 2005 yılından 2006 yılına giderken enflasyonda benzer bir kırılma hedeflenmektedir.

2005 yılı boyunca 12 aylık bazdaki enflasyon azami yüzde 9.2 (ocak) ve asgari yüzde 7.5 (ekim) oldu. Nokta hedefi doğrultusunda 2005 yılı sonundaki yüzde 7.7 olan enflasyonu yüzde 5’e çekmek enflasyonun yıllık bazda yüzde 2.7 düşürmeyi gerektirmektedir. Son iki yılki gelişmeler böyle bir düşüşü kırılma olarak nitelendirecek bir eğilimi göstermektedir.

TAKINTI DEĞİL GEREKLİLİK

Enflasyonda 2006 yılında beklenen kırılma içsel dinamiklerle gerçekleştirilemezse, önceden belirlenen artı yüzde 2’lik marjın içinde kalınabileceği açıkça görünmektedir. Yani, bugünkü şartların aynı kalmasıyla bu yıl sonunda enflasyon, kırılma olarak nitelendirilemeyecek bir sınırda, yüzde 6-7 arasında kalabilir. Eğilim buysa, ki şimdilik öyle görünüyor, Merkez Bankası’nın faizlerle aşağı yönde oynamaya çok yeri yok demektir. Enflasyonu etkileyebilecek dışsal şokların riskleri daha büyüktür.

Hatta, dışsal etkenler (Merkez Bankası’nın risk diye sıraladığı etkenler) 12 aylık enflasyonu yüzde 6-7 bandının üzerine taşıyacak olurlarsa, kısa vadeli faizlerin artırılması dahi gündeme gelebilecektir. Bu yaklaşım "yüksek faiz takıntısı" değil, "enflasyon hedefiyle tutarlı para politikası"nın vazgeçilmez bir gereğidir.

Para politikasının şekillendirilmesinde asıl olan Merkez Bankası’nın itibarıdır. Enflasyon hedeflemesinin daha ilk yılında önceden belirlenen sınırları aşan bir enflasyon performansı karşısında durumu yalnızca seyredip gelişmelere bahaneler bulmaya çalışan bir merkez bankasının bundan sonra üreteceği hedefler inandırıcı olmayacaktır.

Faiz kararlarında da, kurların seyri konusunda da Merkez Bankası’nın tavrının eleştirilmesi aşamasında bu bakış açısı gözden kaçırılmamalıdır. Merkez Bankası her zamankinden daha tutucu olmak durumundadır.
Yazarın Tüm Yazıları