Nedenleri ne olursa olsun, yılın ilk üç ayında enflasyonun gidişatı, hedefle karşılaştırıldığında, sevindirici değil. Hedefin oldukça üzerinde bir enflasyonla yaşıyoruz. Son on iki aylık enflasyon yüzde 11’in biraz altında gerçekleşti.
Son dört yıllık enflasyon verileri ile karşılaştırıldığında, tabloda özetlendiği gibi, hedefin en düşük olduğu bu yılda son dört yılın en yüksek üç aylık enflasyonun gerçekleştiğini görüyoruz. Yılın ilk üç ayında yıllık hedefin yarısı aşıldı. Bundan sonrası için enflasyon konusunda bazı iyi gelişmeler varken, bazı riskler de mevcuttur.
PARASAL GENİŞLEME
Parasal genişleme yavaşladı. Geçen yılın ortalarında en yüksek değerine ulaşan Merkez Bankası Parası para politikasındaki sıkılaştırmayla yılın üçüncü çeyreğinde 50 milyar YTL düzeyinden 40 milyar YTL düzeyine düştü. Ama, sıkılaştırma orada kaldı.
Bu dönemde (haziran 2006-mart 2007 arasında aylık ortalamalar bazında) gözlenen en ilginç gelişme döviz işlemleri yoluyla Merkez Bankası Parası azaltılırken, YTL işlemleri yoluyla Merkez Bankası parası yaratılmasıdır. Merkez Bankası Parası içinde döviz işlemleri 44 milyar YTL’den 27 milyar YTL’ye kadar düşmüş, buna karşılık döviz işlemleri 5 milyar YTL’nin biraz altından 15 milyar YTL’ye kadar çıkmıştır.
Parasal genişlemede belli bir yavaşlama söz konusudur. Örneğin, grafikten de görüldüğü gibi, Merkez Bankası bilançosu geçen yıl ortalarına kadar yılda yüzde 40’ın üzerinde büyürken, mart ayı itibariyle bilanço büyümesinin hızı aynı bazda 7.6’ya gerilemiştir. Kısacası, parasal genişleme açısından bir "sıkı duruş" söz konusudur. Sıkılığın yeterli olup olmayacağı ileriye dönük risklerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ile ilgilidir.
RİSKLER
Önümüzdeki dönemdeki en önemli risklerden biri kamu finansmanının alacağı şekildir. Siyasi kaygılarla bozulabilecek kamu finansman dengesi parasal alanda alınan önlemlerin enflasyon üzerindeki olumlu etkilerini silebilecektir. O taktirde, enflasyon hedefi ciddiye alınıyorsa, "sıkı duruş" konumunun daha da sıkılaştırılması kaçınılmaz olabilecektir.
Uluslararası piyasalardaki dalgalanmalar devam edecek gibi görünmektedir. Küresel riskler belki de artarak devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerde uygulanan para politikaları konusundaki belirsizlikler ve genelde yabancı yatırımcıların sinir bozukluğu, geçen yılın ortasında yaşandığı gibi, yukarı yönde döviz kurları oynamaları ile enflasyon arasındaki mekanizmayı yeniden devreye sokabilecektir. Böyle bir gelişme olduğu taktirde, Merkez Bankası’nın döviz piyasasında daha aktif ve zamanında rol alması enflasyondaki eğilimlerin değişmemesi açısından önemli olacaktır.
Bazı kamu zamlarının yapılması gündemdedir. Siyasi kaygılarla gerekli zamlar ertelenebilir. Zamlar ertelenseler de, ilerideki bir tarihte yapıldıklarında, enflasyon görünümü bozulacaktır. Aynı şekilde, kamu harcamalarındaki artışın dolaylı vergiler yoluyla finanse edilmeye çalışılması da enflasyon görünümünü bozabilecek gelişmelerdendir. Bu çeşit dışsal etkenler enflasyon beklentilerini bozmaktadır.
Bir diğer risk, geçen yılın ikinci yarısında hız kesen özel kesim talebinin şu sıralarda yeniden canlanmaya başlamasıdır. Hem kamu hem de özel sektörden gelen talebin artması durumunda, yılın ikinci yarısında enflasyonda sürprizler yaşayabiliriz.
Enflasyona yönelik risklerin gerçekleşmediği bir ortamda, geçen yılın nisan ayında başlayan yüksek aylık enflasyon rakamlarının on iki aylık değişmelerin dışında kalmasıyla yıllık enflasyon yaz aylarında yüzde 10’un altına inecektir. Ama, bütün bunlara rağmen, 2007 yılı için tespit edilen enflasyon hedefi yakalanabilecek bir hedef olmaktan çok uzaktır. Dolayısıyla, enflasyon hedeflemesinde başarıdan söz etmek bu yıl da mümkün olmayacakmış gibi görünüyor.