DUVARA çarptıktan sonra aklımız başımıza geldi. Ekonomide son altı yılda küçümsenmeyecek bir mesafe alındı. Ekonomik büyümenin rekorlar kırdığı bir dönemde, göreli olarak kısa bir sürede enflasyon yüzde 10 düzeyine geriledi.
Kamu finansman dengesi ekonomik istikrarı yakalayabilecek düzeylere geldi. Kamu borç stokunun milli gelir içindeki payı düştü. Kamu sektörünün iç borç stokunun döviz kurlarına hassasiyeti azaldı. Para politikası enflasyonu makul düzeylere getirmeye odaklandı. Özelleştirme hızlanarak kamu gelirlerinin artmasına katkı sağlandı.
Daha birçok şey yapıldı. Ama, kalıcı ekonomik istikrar için daha yapılacak çok iş var.
KONULAR
Ekonomide büyük başarılar belli ölçüde bazı risklerin de artmasıyla elde edilebiliyor. Türkiye’de de böyle oluyor. Birçok makro ekonomik veri şapka çıkarılacak düzeye geldi, ama birçok yapısal bozukluklar ya yaratıldı ya da eskiler olduğu yerde duruyorlar.
Önümüzdeki dönemde vergi tabanının genişletilmesi kalıcı ekonomik istikrar için kaçınılmazdır. Gelirden fedakarlık etmeden, vergi gelirlerinin ağırlığı dolaylı vergilerden (KDV ve ÖTV gibi) doğrudan vergilere (gelir ve kurumlar vergisi gibi) doğru kaydırılmalıdır.
Kamu harcamalarına esneklik kazandırmaya yönelik olarak sosyal güvenlik ve personel reformları artık daha fazla geciktirilmemelidir. Genel seçimlerden sonra iktidara gelecek hükümetin ekonomideki öncelikli hedefi bu reformları uygulamaya koymak olmalıdır. Aksi taktirde, kamu finansman dengesinde elde edilen başarılar geçici olacaktır.
Kamunun borç stoku göreli olarak düşmüştür, ama, ortalama borç vadesi göz önüne alındığında, hala yüksektir. Kamu borç stokunun milli gelir içindeki payı düşmeye devam etmelidir. İç borç stokunun vadesi yedi yıl önceye göre uzamıştır, ama mutlak anlamda hala çok kısadır. Önümüzdeki dönemde, özellikle genel seçimlerden sonra, iç borç stokunun ortalama vadesinin uzatılması için yoğun bir çaba gösterilmelidir.
Cari işlemler açığı yüksektir ve önümüzdeki dönemde de yüksek kalacak gibi görünmektedir. Dolayısıyla, bugün yüksek gibi görünen cari işlemler açığının sürdürülebilir olabilmesi için dış finansman kaynaklarının kesintiye uğramaması önemlidir. Sürdürülebilir ekonomik büyüme açısından da bu konu önemlidir.
Aynı düzeydeki ekonomik büyümenin daha fazla istihdam yaratması önümüzdeki üç-beş yılın en önemli ve öncelikli konularındandır. Emek piyasasındaki katılıkların kaldırılması ya da en azından yumuşatılması rekabetçi ekonomi açısından kaçınılmazdır. İstihdam üzerindeki ücret dışı mali yüklerin hafifletilmesi sıkça dile getirip de savsakladığımız konun bir başka boyutudur.
ÇAPA GEREĞİ
Daha geniş bir perspektifte, Türkiye "rekabetçi ekonomi" alanında bir dizi mikro reformları devreye sokmak zorundadır. Bu reformlar emek piyasasından mal piyasalarına, sermaye ve finans piyasalarından (aracılık ve borçlanma maliyetlerinin azaltılması gibi) hizmet üretimine kadar geniş bir alanı kapsayacaktır.
Bunların hiçbiri bilinmeyen ya da daha önce söylenmemiş şeyler değildir. Kim hükümet olursa olsun, istikrar içinde sürdürülebilir büyümenin sağlanabilmesi için önümüzdeki üç-beş yılda ekonomi alanında hükümetin öncelikli gündemi bunlardır. Bu gündeme sahip çıkıp uygulama aşamasına geldiğimizde, son altı yıldır olduğu gibi, tutunacak "çapa" gerekmektedir. Gündemin ciddiye alınması için inandırıcı olmak önemlidir.