Ekonomideki çelişkilerimiz

TÜRKİYE ekonomisini 2001 yılı sonrası dönemde uluslararası yatırımcıların haritasına koyan en önemli gelişmelerden biri yüksek ekonomik büyüme oldu. 2002-2006 yılları arasında Türkiye ekonomisi yılda ortalama yüzde 7.5 büyüdü.

Yüksek büyümenin yanında,

1. Kamu kesimindeki finansal disiplin,

2. Merkez Bankası’nın operasyonel bağımsızlığı ile gelen fiyat istikrarı odaklı para politikası,

3. Enflasyonun hızla tek haneli düzeylere düşme eğilimi,

4. Bankacılık sektörünün eskiye göre çok daha iyi gözetim ve denetimi

gibi etkenler yabancı yatırımcıların gözünden kaçmadı. Bir anlamda, bu gelişmeler yüksek ekonomik büyümenin kalıcı ve sürdürülebilir olduğu yönünde yabancı yatırımcılara işaret verdi. Sonuçta, 1984-2000 arasındaki 17 yılda ancak 10 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çeken Türkiye 2000 yılı ile bu yılın eylül ayı arasında 45 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekti.

ENFLASYON VE  DIŞ AÇIKLAR

Yabancı yatırımcıların gözünde en önemli cazibe unsuru sürdürülebilir yüksek ekonomik büyümedir
. Türkiye, son altı yıldır bu imajla yabancı yatırımcıların gözdesi oldu.

Yüksek ekonomik büyümenin getirdiği yüksek cari işlemler açığı ise göz ardı edildi. Gelen doğrudan yabancı sermaye ile beraber cari işlemler açığının önemli bir bölümünün kolayca finanse edilebilmesi yabancı yatırımcıları o denli rahatsız etmedi. Yabancı yatırımcılar içinde bu konudan rahatsız olan kesim genellikle bono ve hisse senedi yatırımcıları. Kısa dönemde girip çıkarak da döviz kurları üzerinde en etkin olan yabancı yatırımcı kesimi de bunlar.

Cari işlemler açığını makul düzeylerde istikrara kavuşturabilmek için ekonomik büyümenin düşmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Çünkü, giderek ekonomik büyüme daha fazla dış ticaret açığına ve aynı paralelde daha fazla cari işlemler açığına neden oluyor. Ekonomik büyümenin çok düşmesi ise yabancı yatırımcıları Türkiye’den soğutabilecek bir gelişme olabilecek. Ekonomi yavaşladıkça cari işlemler açığı daha fazla göze batabilecek.

Son üç yıldır belli katılıklar gösteren enflasyonun da hedefe yaklaşabilmesi için ekonomik büyümeden bazı fedakarlıklar yapılması kaçınılmaz görünüyor. Yani, fiyat istikrarını tesis etmek de, en azından kısa dönemde, ekonomik büyümenin düşmesini gerektiriyor.

İSTİHDAM VE YABANCI SERMAYE

İstihdam Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından biri haline geldi
. Son beş yıldır ortalama yıllık yüzde 7.5 büyüme gerçekleştirildiği halde, istihdam aynı paralelde bir artış göstermedi. Bir yanda ekonomik şartların zorladığı üretimde verimlilik artışları, diğer yanda tarımdaki işgücünün tarım dışına kayma eğilimi, hızla büyüyen toplam işgücü karşısında istihdam artışını daha da önemli hale getirdi. İstihdam sorununu kalıcı olarak çözmek için ekonomik büyümeyi yüksek düzeylerde devam ettirmekten başka çare yok.

Sonuçta, yabancı yatırımcılara karşı cazibemizi sürdürebilmemiz ve istihdam sorununa belli çözümler getirebilmek için yüksek ekonomik büyüme önemli olmaktadır. Buna karşılık, kalıcı fiyat istikrarını yakalayabilmek ve cari işlemler açığının göreli olarak daha da büyümesini engellemek için ise ekonomik büyümeden belli fedakarlıkların yapılması gerekiyor.

Önümüzdeki dönemde bu çelişkiyi daha sert yaşayabileceğimiz konusundaki işaretler giderek artıyor.
Yazarın Tüm Yazıları