Ekonomide perde arkası

EKONOMİYİ izlerken bazı veriler öne çıkıyor. Örneğin, milli gelir büyümesi, enflasyon ve dış denge gibi konular dikkat çekiyor. Ama, bu dengelerin oluşmasında etken çok önemli başka veriler o denli yakından takip edilmiyor. Halbuki, yakından izlenen gelişmelerin ardında o denli yakından izlenmeyen reel ücret gelişmeleri ve üretimde verimlilik gibi çok önemli yapısal etkenler var.

Son altı yıllık ekonomik performansa baktığımızda, enflasyonun 2002-2004 arasında hızla düştüğünü, 2002-2005 arasında oldukça yüksek bir ekonomik büyüme gerçekleştiğini, buna karşılık, cari işlemler açığının bu süreçte hızla büyüdüğünü görüyoruz. Bu dönemde Türk Lirası reel olarak değer kazandı. Ama, ihracatımız arttı.

BALON SÖNÜYOR

Ekonomik büyüme 2004 yılından bu yana ivme kaybetti.
Galiba, kaybetmeye de devam ediyor. 2002 yılı ile 2005 yılı arasında gayri safi yurtiçi hasıla (gsyh) yılda ortalama yüzde 7.3 büyürken, 2006-2007 yıllarında ortalama gsyh büyümesi yüzde 5.7’ye düştü. 2007 yılında yüzde 4.5 oldu. Üçer aylık gsyh büyümesindeki ivme kaybı grafikten daha iyi görünüyor. Bu eğilimin 2008’de de devam etmesi şaşırtıcı olmayacak.

Enflasyonda da düşüş ivmesi kayboldu. 2004 yılı ortasında yüzde yıllık 7’ye kadar inen tüketici fiyatları endeksindeki yıllık artış son yıllarda genelde yüzde 7-9 arasında inip çıkıyor. Şu sıralarda yıllık enflasyonda yüzde 9’un üzerindeyiz. Grafik bu alanda yapılan patinajı da gayet iyi gösteriyor.

2002-2005 yılları arasındaki gözlenen çok iyi performans dış şartların da yardımıyla kriz sonrası balon olarak yorumlanabilir. 2004 sonrası performans ise balonun yavaşça sönmesi olarak görülebilir. Bu yaklaşımda doğruluk payı var. Ama, iktisadi açıdan, son yıllarda görülen yorgunluğun perde arkasında (balonun hava kaybetmesinde) üretimde verimlilik artışlarının yavaşlaması ve reel ücret artışlarının eskiye göre hızlanması var.

2004 yılının sonundan itibaren imalat sanayi üretiminde çalışılan saat başına kısmi verimlilikteki artış, bazı dalgalanmalar gösterse de, düşme eğilimine girdi. Bu şekilde, yurtiçindeki üretimin değerlenen Türk Lirası karşısında dayanabilme gücü azaldı. Son dönemde üretimde emek verimliliğindeki artış yıllık yüzde 3’e kadar geriledi.
/images/100/0x0/55eb47e2f018fbb8f8b70824
ÜCRETLER-VERİMLİLİK-KUR

2004 yılına kadar ya düşen ya da makul ölçülerde artan imalat sanayindeki ortalama reel ücretler 2004 yılıyla beraber daha hızlı artmaya başladı. Reel ücretlerdeki artışlar başka dengeleri çok rahatsız etmedi. Ama, bu gelişme düşen verimlilik artışlarıyla birleşince, üretim de, ekonomideki fiyatlandırma yapısı da değişmeye başladı.

Bu alanda 2007 yılı özellikle çarpıcı oldu. Çünkü, 2007 yılında Türk Lirası reel olarak ortalama yüzde 10’a yakın değer kazandı. 2007 yılı, 2002 yılından bu yana TL’nin en çok değer kazandığı üçüncü yıldı.

Reel ücret artışlarındaki artma eğilimi ile üretimde verimlilik artışlarındaki düşüş eğilimi bir araya konduğunda, önümüzdeki dönemde büyüme ve enflasyon arasındaki seçim de daha iyi ortaya çıkıyor. Kurlardaki eğilimin ne yönde gelişeceği bu alanda özel bir önem taşıyor.
Yazarın Tüm Yazıları