YÜKSEK kamu açıkları, yüksek enflasyon ve yüksek reel faizler döneminde bankalarımız Hazine bonosu işinden çok büyük paralar kazandılar.
Kamuoyunun genel kanısının aksine, Hazine bonosundan kazanılan tüm paralar bankaların bilançolarına kar olarak yansımadı. Kazanılan paralar çar-çur edildi denebilir.
Hazine bonosu işinden kazanılan paralar bankalarımızın batık kredilerini, başka alanlardaki verimsizliklerini ve piyasa paylarını artırmak için verdikleri her hizmetin neredeyse ücretsiz olmasını finanse etti. Bir anlamda, bankalarımız Hazine bonosu kazançlarını cömertçe yediler. Aldıkları kur risklerinin 2001 yılında gerçekleşmesiyle de ellerindeki avuçlarında kalanları da kaybettiler.
ESKİ OYUN BİTİYOR
2001 yılından sonra ekonomik istikrar yolunda ilerlerken, bankalarımız için bir başka oyun başladı. Enflasyon düşme eğilimine girip faizlerde düşmeye başladı. Bu kez de bankalarımız Hazine bonosu alıp düşen faizlerle "sermaye kazançları" elde etmeye başladılar. Yani, vadesinde 100 YTL ödenecek Hazine bonosunu ıskonto yoluyla 80 YTL’ye alıp birikmiş faiz dışında fiyat 90 YTL’ye çıktığında, havadan da 10 YTL kar yazdılar. Oyun, faizlerin inmesi üzerine oynanmaya başlandı.
Geçtiğimiz yıllarda, kısa vadeli faizlerin Merkez Bankası tarafından düşürüldüğünde finans sektörü tarafından alkışlanmasının nedeni büyük ölçüde buydu. Faizler düşürülmediğinde de, hoşnutsuzluk bu nedenden kaynaklanıyordu. Yani, oyun, Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri düşürmesine ve bunun zamanlanmasına odaklanmıştı.
Bu dönemin de sonuna gelindi gibi görünüyor. Para politikasında açık bir biçimde enflasyon hedeflemesine geçilmesiyle beraber, yapılan hesaplamalar bugünkü şartlarda faizlerin eskisi gibi düşürülmesinin fazla olası olmadığını göstermektedir. Hatta, bugünkü faiz düzeyinin orta dönemli enflasyon hedefiyle çok daha tutarlı olduğu konusunda işaretler vardır. Geçen hafta Merkez Bankası’nın açıkladığı enflasyon raporunda da bu yönde izlenimler alınmaktadır.
Kısa vadeli faizlerin belli bir süre sonra tedricen düşürülmesi bu yıl sonu için hedeflenen yüzde 5 enflasyon hedefini tutturmanın göreli olasılığını düşürmektedir. Bunun üzerine kontrol edilemeyen riskler de hesaba katıldığında, "kısa vadeli faizlerin düşmesi yoluyla para kazanmayı amaçlayan oyunun sonuna gelinmiştir" denebilir. En azından, bu yolla para kazanma olasılığı giderek azalmaktadır. Hatta, bir süre sonra, faizlerin artma olasılığı güçlendikçe, para kaybetme riski para kazanma olasılığının önüne dahi geçebilecektir. Yani, oyun artık tek taraflı olmayacaktır.
DERİNLEŞME
Böyle bir döneme girilmiş olmasının finans piyasalarının yaygınlaşması ve derinleşmesi açısından sayısız yararları vardır. Piyasaya yön verecek olan temel dinamikler spekülatif olmaktan giderek uzaklaşacaklardır. Uzun vadeli stratejiler daha fazla ağırlık kazanacaktır. Dolayısıyla, Hazine bonosu piyasasının daha uzun vadelere kayma olasılığı artacaktır. Faizlerin değişme aralığı daraldıkça, faizlere de bir ölçüde istikrar geldikçe, kısa vadeli faizlerin ilerideki enflasyon üzerindeki etkisi de daha güçlü olacaktır.
Ekonomik istikrar, fiyat istikrarını da kapsayıp ekonomideki diğer fiyatlarda yaygınlaştıkça, ekonomik büyümenin kalıcılığı olasılığı artacaktır. Olası dışsal şoklar ise, her zaman gözümüzü açık tutmamız risklerdendir.