Eğitim üzerine düşünceler (6)

EĞİTİM sürecinin üç önemli bacağı vardır: çevre, eğitilenler ve eğitenler. Daha önce "çevre" üzerinde durmuştum.

En geniş anlamıyla, çevre, eğitimin gerçekleştiği fiziksel çevreyi, eğitim teknolojisini ve eğitim yaklaşımlarını (metodoloji) kapsar. Zaman içinde, çevrenin önemi eğitimde daha iyi anlaşılmaya başlamıştır. Yapılan araştırmalar sayesinde, insan beyninin nasıl çalıştığı öğrenildikçe, eğitim teknolojileri de, eğitim yaklaşımları da değişmektedir.

YAKLAŞIMLAR

Her alanda olduğu gibi, eğitimde yaklaşımlar da çok hızlı değişmektedir. Eğitim teknolojisi değiştikçe eğiticinin rolü daha da önemli hale gelmektedir. Eğiticilerin eğitilmesi çocukların eğitilmesinin kaçınılmaz bir ön şartı haline gelmektedir.

Öğretmen diploması almak tek başına yeterli olmamaktadır. Diplomayı aldıktan sonra da eğiticilerin eğitilmesi önemli olmaktadır. Normal okul eğitimini bitirip başka hiçbir eğitim sürecinden geçmemiş yirmi yıllık bir öğretmen artık "eski" olmaktadır. Öğretmenlerimiz de devamlı olarak eğitilme ihtiyacı içindedir. Aksi taktirde, eski neslin yeni nesli eğitmesi sakat kalmaktadır.

Eğitim bir yatırımdır derken, yatırım yalnızca eğitilme sürecindeki çocukları değil, onları eğitme durumunda olan eğiticileri de kapsamaktadır. Eğiticiler modern teknolojilerin ve eğitime yeni yaklaşımların farkında olmalıdırlar. Yenilikleri uygulayabilme yeterliliğine getirilmelidirler. Kısacası, bir kez öğretmen olunduğunda, artık otuz yıl öğretmen kalınamamaktadır.

Okullarınızı bilgisayarlarla doldurabilirsiniz. Ama, bilgisayarları kullanamayan öğretmenlerle çocuklara bilgisayar öğretemezsiniz. Bilgisayar dersleri koyup bilgisayar uzmanlarınca çocuklara bilgisayar öğretebilirsiniz. Ama, çocukların tarih, coğrafya, fen veya matematik alanlarında bilgisayar kullanarak eğitilmesini sağlayamazsınız. Bilgisayarlar amaç değil, araçtırlar. Dolayısıyla, tüm eğiticiler kendi alanlarında bilgisayar kullanabilmelidirler. Aksi taktirde, bilgisayarlar daktilo olarak kullanılır.

NESİL DEĞİŞMESİ

Bizim toplumumuzda geleneksel yaklaşım okula giden çocuğun öğretmenine teslim edilmesi ve veli tarafından öğretmene "eti senin, kemiği benim" yetkisi verilmesidir. Böyle bir yetkiyle donatılmış eğiticiler çocuğun görünürde eğitilmesi açısından dayak dahil her türlü yaklaşımı uygulamakta kendini yetkili görmektedir. Bu yaklaşımın eskimiş olması bir yana, arzulananın tersine sonuçlar verdiği de artık iyi bilinmektedir.

Eğitim sürecinde eğitilenlerin yönlendirilmesi artık yanlışların cezalandırılması yoluyla değil, doğruların ödüllendirilmesi yoluyla yapılmaya başlanmıştır. Sonuçlar, eski sisteme göre çok daha etkilidir. Bu çeşit yaklaşımları eğitim teknolojilerinin bir parçası yapmış eğiticilere ihtiyaç vardır. İhtiyaç ancak eğiticilerin eğitilmesiyle giderilebilecektir.

Yeni nesiller yeni nesil öğretmenlerle kaliteli eğitime kavuşabileceklerdir. Öğretmenlerimizin eğitimi için nesillerin değişmesini beklemeye zamanımızın olmadığının farkında olmamız gerekiyor.

Eğitim konusunda yazılacak, tartışacak daha çok konu var. Altı yazı süren seriyi bu yazıyla kapatıyorum. Başka haftalarda eğitimin başka boyutlarını gündeme getirmeye devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları