İKİ haftadır eğitim konusunu arz açısından ele aldım. İşin önemli bir bölümü elbette eğitimin talep tarafıdır. Arz tarafında olduğu kadar, eğitimin talep tarafında da, devlet müdahalesi kaçınılmaz olmaktadır.
Eğitimli insanların oluşturduğu toplumda verimliliğin daha yüksek olduğu, üretimin yüksekliği, kısacası, eğitimin ekonomik refaha çok önemli katkı yaptığı bilinen gerçeklerdendir. Eğitimde toplumsal bir ‘fayda’ söz konusudur.
GETİRİ - MALİYET
Toplumsal fayda yaratan bir faaliyetin (eğitim) talep açısından karar vericileri bireylerdir. Çocuğunu eğitip eğitmeme kararı veren anne-babanın bireysel düzeydeki kararı toplumsal faydanın düzeyini belirlemektedir. Konunun bu yanı, hedefi toplumsal refahı azamiye çıkarmaya çalışan devletin talep açısından da eğitime müdahalesini gerektirmektedir.
Eğitim alıp almamaya karar verirken mutlaka iktisadi açıdan konuya yaklaşılmasa da, konunun ihmal edilemeyecek bir tarafı iktisadidir. İnsanlar neden eğitim almak isterler? Eğer eğitim bir insanın gelecekteki gelirini artırıyorsa, eğitimle artan gelir (eğitimin getirisi), eğitim almanın maliyetinden fazla ise eğitim almaya karar vermek iktisadi olarak anlamlıdır.
Öyle bir toplum düşünün ki, eğitim almanın maliyeti çok yüksek. Buna karşılık, eğitimle artan gelir eğitimin maliyetini karşılamıyor. Böyle bir toplum bir süre sonra eğitimsiz insan sürüsü haline gelecektir. Dolayısıyla, toplumun refahını asgariye çıkarmaya çalışan bir devlet eğitimin maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun, bedava ya da maliyetinin altında eğitim servisi üreterek bireyleri eğitim almaları için teşvik etmek durumundadır. Devletin eğitimin talep tarafına birinci müdahalesi bedava ya da maliyetinin altında eğitim servisi üretmekle olmaktadır.
Genelde, eğitimle artan gelir eğitim almanın maliyetini karşılayabilir. Ama, toplumun belli bir kesiminde bu ilişki doğru olmayabilir. Örneğin, tarım kesimindeki bir ailenin çocuğuna eğitim vermesi gereksiz görülebilir. Çocuk, eğitim alsa da, almasa da, büyüdüğünde aynı işi yapacaktır. Yani, eğitimin gelirlerini artıracağı düşünülmeyebilir. Böyle düşünüldüğünde, tarım kesiminde eğitimin çok düşük kalacağı bir gerçektir.
Toplumun refahını azamiye çıkarmaya çalışan bir devlet bu alana da müdahale ederek eğitimin getirisi ne olursa olsun, belli bir temel eğitimi tüm vatandaşları için zorunlu kılabilir. Böyle olduğunda, anne-baba, çocukları için eğitimin getirisinin olmadığını dahi düşünseler, çocuklarını temel eğitim almak için okula göndermek zorunda kalacaklardır.
ZORUNLU EĞİTİM
Devlet tarafından getirilen ‘zorunlu eğitim’ uygulaması bireyler açısından eğitimin getirisi ve eğitimin maliyeti arasındaki ilişkiyi koparmaktadır. Eğitimin getirisi bireyler açısından sıfır da olsa, belli bir düzeye kadar eğitim almak zorunlu olmaktadır. Bunun maliyetini de devlet, ‘zorunlu eğitim’ ilkesini getiren halk, yani vergi veren toplum üstlenmeye hazırdır.
Zorunlu eğitimin iktisadi mantığı böyle çalışmaktadır. Ama, zorunlu eğitimin 5 yıl mı, sekiz yıl mı, 12 yıl mı olacağı toplumsal bir karardır. Toplumun eğitimin getirisi konusundaki beklentilerine bağlıdır. Toplum olarak, daha fazla eğitimli olmak isteyip maliyetine de katlanmak istiyorsak, zorunlu eğitim düzeyi yükseltilmelidir.