TÜRKİYE’de ekonomik büyüme yurt dışı gelişmelere en fazla endeksli ekonomik büyüklüklerden biridir. Ekonomik birimlerin döviz kuru ve dış borçlanma olanaklarındaki beklentilerine göre ekonomik büyüme şekillenir.
2006 yılı ortasında yaşanan çalkantı ve bu çalkantıyı Türkiye’nin çok iyi idare edememiş olması ekonomik birimlerin beklentilerini derinden etkiledi. Hem kur konusunda hem de uluslararası paranın Türkiye’ye eskisi kadar akıp akmayacağı konusundaki belirsizlikler derinleşti. Ekonomik birimler yeniden döviz toplamaya başladılar. Yatırım kararlarını erteleme eğilimine girdiler. Ekonomik büyüme yavaşlamaya başladı.
DÜŞER DE YÜKSELİR DE
Yaşanan süreçte Merkez Bankası’nın kısa vadeli YTL faizlerini artırmasının ekonomik büyüme üzerindeki rolü diğer nedenlerin yanında çok fazla abartılmamalı. Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın şimdi kısa vadeli faizleri indirme sürecine girmiş olması da ekonomik büyümeye ivme kazandırabileceği yönünde çok fazla beklenti yaratmamalı.
"Kurlar burada kalmaz" ve "uluslararası piyasalar eskisi kadar bize karşı cömert olamaz" beklentileri güçlendi. Bütün bunların üzerine tarım sektöründeki küçülme de eklenince ekonomik büyüme yavaşlama eğilimini sürdürdü.
Yüksek büyüme dönemlerinde ekonomideki bazı riskler göz ardı ediliyordu. Ekonomik büyümenin düşmesiyle aynı riskler daha fazla göze batmaya başlayacak. Özellikle, 2000 yılından bu yana aynı düzeydeki üretim için giderek daha fazla ithalat gereksinimi duyulması dış ticaret açığını ekonomik büyümedeki yavaşlamaya paralel bir biçimde etkilemeyebilecek. Dolayısıyla, yüksek cari işlemler açığı daha fazla göze batabilecek.
Ekonomik büyümenin yeniden hızlanması beklentilerin yeniden olumluya dönmesine bağlı. Uluslararası finans piyasalarının Türkiye ekonomisine cömert yaklaşması ve buna bağlı olarak döviz kurlarında istikrarın bozulmayacağı beklentisi yaygınlaştıkça, ekonomik büyüme yeniden canlanma eğilimine girebilecektir. Kısacası, ekonomik birimler bekleme döneminde görünüyorlar. Beklentilerin şekillenmesine ve gelişmelere göre, ekonomik büyüme bundan sonra daha aşağı yönde de, yukarı yönde de gidebilir.
KAYGI YÜKSELEN ENFLASYON
Ekonomik birimlerin bekleme döneminde iç talep artışını hızlandıracak uygulamaların enflasyonist etki yapabilme gücü fazladır. Enflasyon son aylarda çeşitli nedenlerle zaten yükselerek enflasyon beklentilerini önemli ölçüde hırpaladı. Enflasyonun daha da tırmanmaması için iç talep büyümesinin frenlenmesi zorunlu görünüyor.
Son yayınlanan milli gelir istatistiklerine göre, geçen yılın üçüncü çeyreğinden bu yana en yüksek iç talep büyümesi bu yılın üçüncü çeyreğinde gerçekleşti. Kamu kesimi talebindeki artış toplam iç talep artışında önemli bir rol oynadıysa da, bu yılın üçüncü çeyreğinde özel kesim talebindeki artış da ihmal edilebilecek düzeyin oldukça üzerinde gerçekleşti.
Bu şartlarda, enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerini asgariye indirmek için kamu finansman dengesinde harcamalar yoluyla iyileştirmenin yapılmasının çok daha önemli olduğu ortaya çıkıyor. Buna karşılık, kısa vadeli faiz indirimlerinin ekonomik büyümedeki yavaşlamayı durdurmak yerine özel kesim talebindeki artışı körüklediği ölçüde enflasyonun daha da tırmanmasına yol açabileceği olasılığı daha ağır basıyor.
Şimdilik kaygı duymamız gereken taraf büyümenin düşmesi değil, enflasyonun tırmanmakta olmasıdır.