AMERİKA’da kısa vadeli faizlerin iki yıl süren artışı durdu. Ama, faiz artışlarının durması bundan sonra faizlerin artmayacağı anlamına gelmiyor. Aksine, Amerika’da kısa vadeli faizlerin yakın dönemde artma olasılığı çok fazladır.
Amerikan Merkez Bankası (FED) kabul edilebilir bir enflasyon ile kabul edilebilir bir büyüme arasında tercih yapmaya çalışıyor. Büyümenin yüksek olduğu dönemlerde daha düşük bir enflasyonu yakalamaya çalışırken, büyümenin kabul edilebilir düzeyin altına gelmesi durumunda daha yüksek bir enflasyona razı olmak gibi bir seçenek yelpazesi ile karşı karşıya kalıyor.
YENİ ŞARTLAR
Enflasyon-büyüme arasındaki bu tercih enflasyon askılarını hafifletmek için kullanılan kısa vadeli faizleri artırma politikasının ekonomik büyümeye bir süre sonra olumsuz etki yapmasından kaynaklanıyor. Ama, büyüme düştükçe,büyümenin enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi de azalıyor. Bu konuda birçok merkez bankası gibi, FED de bir ikilem içinde kaldı.
İki yıl evvel FED kısa vadeli faiz oranlarını artırmaya başladığında, yani FED faizi yüzde 1 iken, Amerika’da yıllık bazda enflasyon yüzde 3, çekirdek enflasyon ise yüzde 2’nin altındaydı. Aradan geçen iki yılda, FED faizleri yüzde 1’den yüzde 5.25’e çıkardı, enflasyon ise yüzde 4.3’e, çekirdek enflasyon yüzde 2.6’ya geldi. Şimdi, FED kısa vadeli faizleri aynı bırakmayı tercih etti.
İki yıl evvel yıllık bazda yüzde 3’e gelen enflasyona müsamaha etme niyetinde olmayan FED, faiz artırımlarını durdurarak bir anlamda yüzde 4’ün üzerindeki enflasyona razı olmuş görüntüsü vermekte. Ekonomik büyüme de bu arada yüzde 4’lerden yüzde 3’ün altına gerilemiş görünüyor.
FED’in faiz artırımlarını durdurmasının ardındaki en büyük etken ekonomik büyümenin yavaşlama eğiliminde olduğu yönündeki izlenimdir. İç talep artışının zayıflamasıyla enflasyon üzerindeki baskıların azalacağı beklentisi vardır. Bundan sonra enflasyonun daha da tırmanıyor görünmesi ve/veya iç talep artışının beklendiği kadar zayıflamadığı yönünde veriler açıklandığında, faiz artırımları yeniden başlayabilecektir.
OYNAK DÖNEM
Şimdi bütün dünya Amerikan ekonomisinden gelecek verilere odaklanacaktır. Yayınlanan her veri FED’in faiz artırımlarına yeniden başlayıp başlamayacağına yönelik bir işaret olarak alınacaktır. Ekonomik faaliyetlerin arttığı ya da yeterince azalmadığı yönünde gelebilecek güçlü veriler FED’in faiz artıracağı beklentisini güçlendirecektir.
Örneğin, geçen haftanın sonuna doğru yayınlanan perakende satış verileri satışların temmuz ayında beklenenin üzerinde arttığını gösterdi. Üç gün önce faizlerin aynı kalmasına karar veren FED’in kırk gün sonra yeniden faizleri artırıp artırmayacağı konuşulmaya başlandı. Amerika’da Hazine tahvili faizi arttı. Dolar değer kazandı.
Aynı şekilde, ortalama ya da çekirdek enflasyondaki artışlar da faiz artırım beklentilerini yeniden ateşleyecektir. Beklentilerin oluşması ve gerçekleşmelerin yaşanması arasındaki zamanda da finans piyasalarında oynaklıklar gözlenecektir.
Herhangi yönde gelen bir veri yatırımcıların bizim gibi ülkelere olan risk iştahını kısarken, bir başka veri risk iştahını artıracaktır. Kısacası, Amerika’da enflasyon kontrol altına alınana kadar "faizler artar mı ya da aynı kalır mı?" yönündeki beklentilerle finans piyasaları dünyada da, bizde de oynak bir döneme girmiş görünmektedir.