Dünyada faiz artırımlarının sonuna gelindi mi

BAŞTA Amerika Merkez Bankası (FED) olmak üzere gelişmiş ülkelerin merkez bankaları para politikalarını sıkılaştırmakta bugüne kadar son derece sorumlu davrandılar. Faiz artırımlarını göreli olarak uzun bir döneme yayıp piyasaların faiz artırımlarını hazmetmelerine olanak verdiler.

FED 2004 yılının ortasından bu yana her toplantısında faizleri artırdı. Faizler yüzde 1’den yüzde 4.75’e geldi. Avrupa Merkez Bankası geçen yıl başladığı faiz artırımlarına aralıklı olarak devam ediyor. Faiz artırma sinyallerini üç-dört ay evvelden vermeye başlıyor. Japon Merkez Bankası henüz sıfır faiz düzeyini değiştirmedi, ama yılın ikinci yarısında faiz artırımı yapabileceği sinyalini verdi.

ENFLASYON BASKISI

Küresel sermaye akımlarının rekorlar kırdığı ve bu sayede gelişmekte olan ülke ekonomilerinin en iyi /images/100/0x0/55eb1254f018fbb8f8a92e98dönemlerini yaşadığı bir aşamada gelişmiş ülkelerin para politikalarını daha fazla sıkılaştırmaları önemli riskleri de beraberinde getirmektedir
. Her şeyden önce, sermaye akımlarının radikal bir biçimde ters dönmesi durumunda gelişmekte olan ülke ekonomilerinin küçümsenmeyecek bir sarsıntı geçirecekleri aşikardır. Şimdilik böyle bir tehlike yoktur, ama risk vardır.

Böyle bir ortamda, mali piyasaların gözü, kulağı gelişmiş ülke merkez bankalarına çevrilmiş durumdadır. Devam eden faiz artırımları ne zaman duracaktır? Nerede duracaktır? Gelişmiş ekonomilerde faiz artırımlarının devam etmesi gelişmekte olan ülkelerin çekiciliğini doğal olarak azaltmaktadır.

Bir yanda olumsuz iç dinamikler, diğer yanda artan petrol ve hammadde fiyatlarından (genelde varlık fiyatları) dolayı gelişmiş ülkelerde enflasyon baskısı artmaktadır. Bu ülkelerde faiz artırımlarının ana nedeni bu olmaktadır. Gelinen faiz düzeyi gelişmiş ülkelerde enflasyon baskısını kontrol altına almaya yeterli midir? Asıl can alıcı soru budur.

Dünya ekonomilerinin hiçbir döneminde altın ve hammadde fiyatlarının (genelde varlık fiyatlarının) artmasının genel enflasyon düzeyine ciddi ölçülerde olumsuz etki yapmadığı görülmemiştir. Önlemlerin yeteri kadar önceden alındığı dönemlerde enflasyon kontrol altına alınabilmiş, aksi taktirde gelişmiş ülkelerin alışık olmadığı enflasyon düzeyleri yaşanmıştır.

Bugünkü veriler de gelişmiş ülkelerdeki enflasyon baskılarının giderek arttığı yönünde işaretler vermektedir. Amerika’da faizler ciddi bir biçimde artırıldığı halde, ekonomik büyüme o denli olumsuz etkilenmemiş, ama aylık bazdaki temel enflasyon beklentilerin üzerine çıkmıştır. Avrupa biraz daha talihsizdir. Ekonominin bir türlü canlanamadığı bir ortamda enflasyonla mücadele adına faiz artırımları yapmak zorunda kalabileceklerdir.

ARALIKLARLA DEVAM

Grafikte altın fiyatları (Londra sabah fixing) ile FED funds rate’in (FED’in bankalara verdiği günlük borçların faizleri) hacim ağırlıklı aylık ortalamaları verilmektedir. Altın fiyatlarının arttığı dönemlerde, yaklaşık 18-24 aylık bir farkla faizler artış eğilimine girmektedir. Düştüğü dönemlerde de, yine yaklaşık 18-24 aylık bir farkla faizler düşme eğilimine girmektedir.

Petrol fiyatlarının 70 doların üzerine çıkıp 80 doları zorladığı ve altın fiyatlarının 2002 yılı başında 300 doların altındayken bugün 600 doları geçtiği bir ortamda (son sekiz ayda 430 dolardan 640 dolara fırladı), son günlerdeki izlenimin tersine, gelişmiş ülkelerdeki faiz artırımlarının sonuna gelindiğini düşünmek biraz zordur. Faiz artışlarının sıklığı düşebilir, ama bu şartlarda artırımlar devam edecek gibi görünmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları