Dolar düşüyor. Petrol, hammadde ve diğer emtia fiyatları artıyor. Amerikan ekonomisi ile beraber tüm dünya ekonomileri son yılların en derin belirsizlik dönemini yaşıyor.
Dolar değerinin nerede istikrara kavuşacağı giderek daha önemli olmaya başladı. Dolara en büyük alternatif Euro. Euro’nun arkasında on üç çok farklı ülkenin olması uzun dönemli istikrarını sorgulatıyor. Dolayısıyla, küresel ticaret dolardan uzaklaşma eğiliminde, ama dünya ticaretinin uzun dönemde güvenip sarılacağı gerçek bir seçenek de yok gibi. Yine de, Euro bu dönemde popülaritesini artıracak gibi görünüyor.
SORUN BİR TANE DEĞİL
Avrupa bocalamaya devam ediyor. Yapısal sorunlarını çözmeyi erteledikçe, Avrupa ekonomilerinin yeni dengelere uyumu da giderek zorlaşıyor. Euro’nun değer kazanması Almanya’yı çok tedirgin etmiyormuş gibi görünse de, Fransa giderek çok daha fazla zorlanıyor. Euro’nın bir parçası olmaktan en önce İtalya pişman oldu. Pişman olanların sayısı giderek artıyor.
Euro Bölgesi’ne girmeye can atan yeni Avrupa Birliği üyeleri de var. Bu konuda en akılcı tutumu Çek Cumhuriyeti sergiliyor. Küçük bir ekonomi olmasına rağmen, AB’ye de Euro Bölgesi’ne de girmekte hep temkinli oldular. AB’ye girdiler. Ama, Euro’ya girmek için o denli acele etmeyeceklermiş gibi görünüyorlar.
Amerika’daki kötü kredi sorunu Avrupa’yı Amerika’dan daha fazla sarsıyor. Avrupa finans piyasalarında çok ciddi likidite sorunları var. Avrupa Merkez Bankası piyasalara para pompalamaya devam ettiği halde, sorun çözülemiyor. Bu konuya yarın döneceğim.
Gelişmekte olan ülkelerin çok büyük bir bölümü son kırk yılın en iyi dönemlerinden birini yaşıyorlar. Kamu finansman dengelerini düzelttiler. Enflasyon çoğunda tek hanelerde. Eskiye göre ekonomik büyüme çok daha hızlı. Zorlansalar da, paralarının Euro ve dolara göre değer kazanması ile yaşamayı beceriyorlar. Bütün bu gelişmelerin ardındaki gelişmiş ülkelerden gelen sermaye elbette küçümsenemez.
ÇÖZÜM BAŞKALARINDA MI?
Artık, gelişmekte olan ülkelerden söz ederken Çin ekonomisini ayrı tutmak gerekiyor. Bunun birinci nedeni Çin ekonomisini yönlendiren dinamiklerin diğer ekonomilere göre çok farklı olması. Bir değer neden Çin ekonomisinin giderek uluslararası sermaye açısından Amerikan ekonomisine yapışmış olarak algılanması. Çin ekonomisinin Amerikan ekonomisi ile paralel bir performans gösterebileceği giderek daha yaygın bir görüş haline geldi.
Çin’de emek maliyetinin artıyor olması uluslararası piyasaları giderek daha fazla tedirgin ediyor. Enflasyonun artış eğilimine girmesi bir başka kaygı kaynağı. Bütün bunlara rağmen, döviz kuru rejiminde çok fazla esneklik göstermemeleri hem Çin ekonomisini hem de Çin’de yatırım yapmış olan yabancı sermayeyi zorlayacak gibi görünüyor.
Tüm ülkeler için dış ekonomik dengeler iç ekonomik dengelerden daha önemli hale geldi. Herkes birbirini takip ediyor. Amerika, Avrupa ve Çin’e bakıyor. Avrupa, Amerika’ya bakıyor. Tüm gelişmekte olan ülkeler de Amerika ve Avrupa’ya bakıyorlar. Çözüm başkalarında aranmaya başladı. Bu süreçte, tüm ülkelerde iç ekonomik dengelerin ihmal edilmesi küresel çalkantıların derinleşmesi olasılığını artırıyor.