Döviz rezervlerini ne yapacağız?

BU soru çok sorulur. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini artırması yurt dışına kaynak aktarımı olarak görülür. Yurt dışına aktarılan kaynakların yurt içinde kullanılması daha akla yakın gelir. Gerçekten durum böyle midir?

Merkez Bankası iki yoldan döviz rezervlerini artırabilir. Birincisi, kendi bastığı para karşılığında piyasadan döviz alımları yoluyla döviz rezervleri artabilir. İkinci yol ise Merkez Bankası’nın döviz borçlanarak döviz rezervlerini artırmasıdır. Geçmişte iki yol da denenmiştir. Sonuçlar farklıdır.

DÖVİZ STANDARDI

Dövizin kıt olduğu dönemlerde Merkez Bankası döviz borçlanıp borçlandığı dövizleri satarak verdiği TL kredileri yoluyla para arzının büyümesini azaltmaya çalışmıştır
. Dövizin bol olduğu dönemlerde ise Merkez Bankası kendi bastığı para ile döviz alıp başka yollardan para arzının büyümesini durdurmaya çalışmıştır.

Ekonomik büyüme ve ekonominin parasallaşması paralelinde merkez bankalarının fiyat istikrarını tehdit etmeyecek ölçüde bilançosunu büyütmeleri normaldir ve gereklidir. Döviz alımları yoluyla merkez bankalarının döviz rezervi biriktirmesi bu anlayışla yapılan bir bilanço büyütme operasyonudur. Bilanço farklı yollarla da büyütülebilir.

Döviz rezervi birikimi tercih edilmediğinde, bir merkez bankası aynı bilanço büyümesini kendi bastığı para üzerinden para piyasalarına (bankalara) borç vererek de sağlayabilir. O taktirde, döviz kurları diğer yönteme göre daha düşük kalır.

Bugün yaşanan ortamda, para piyasaları Merkez Bankası’ndan borç istememekte, aksine Merkez Bankası’na borç para vermektedir. Merkez Bankası piyasadan aldığı dövizler karşılığında piyasaya çıkardığı parayı borçlanarak geri çekmektedir.

"Merkez Bankası döviz almaya devam etsin, ama aldığı dövizleri saklayacağına ekonominin hizmetine soksun" gibi bir görüş çeşitli zamanlarda ortaya atılmıştır. Bu görüşün söylediği Merkez Bankası’nın hem döviz alımları yoluyla para basması hem de yurt içinde kredi vererek para basması anlamına gelir. Yani, aldığı dövizleri satıp Merkez Bankası kredi versin gibi bir sonuç ortaya çıkar. Dövizi satacaksa Merkez Bankası neden döviz alsın ki? Kaldı ki, dövizi sattığında, döviz kurları daha fazla düşmeyecek mi?

Aynı mantıkla, Merkez Bankası’nın biriktirdiği dövizlerle Hazine’nin yurt dışına olan borçlarının ödenmesi de düşünülebilir. Bunun anlamı Merkez Bankası’nın Hazine’ye kredi vermesidir. Bu şekilde, Merkez Bankası’nın döviz varlıkları düşecek yurt içinde açtığı krediler artacaktır. Yani, Merkez Bankası’nın bastığı paranın döviz karşılığı düşecektir. Zaten bu strateji uzun yıllar ülkemizde uygulanmış ve enflasyon belasından kurtulmamız mümkün olamamıştır.

Döviz rezervlerine Merkez Bankası’nın bastığı paranın karşılığı olarak bakmak fiyat istikrarının oluşması ve korunması açısından önem kazanmaktadır. Tam birebir olmasa da, geçiş dönemlerinde merkez bankaları "döviz standardı" gibi bir kavramla çalışmak durumunda kalmaktadır. Geçiş dönemi ne zaman bitecek?

İSTİKRARIN TEMİNATI

Kalıcı fiyat istikrarına ulaştığımız noktada Merkez Bankası piyasadan borç alan değil, piyasaya borç veren taraf haline gelecektir. Bu yeni konumuyla, Merkez Bankası bilançosunu büyütme ihtiyacı duyduğunda bankalara daha fazla borç verecek, bilançosunu küçültmek istediğinde, bankalara verdiği borç miktarını azaltacaktır. Kısa vadeli faizler bu mekanizmanın dümeni işlevini görecektir. Merkez Bankası’nın enflasyon üzerindeki ve piyasalardaki konumu çok daha güçlenmiş olacaktır.

Merkez Bankası’nın döviz rezervlerine gözümüzü dikmeyelim. Döviz rezervlerine ilerideki fiyat istikrarının teminatı olarak bakalım.
Yazarın Tüm Yazıları