AMERİKA’da kısa vadeli faizler artıyor. Uzun vadeli faizler uzun süre kısa vadeli faiz artışlarına beklenen tepkiyi vermedi. Uzun ve kısa vadeli faizler arasındaki fark çok azaldı. Son aylarda uzun vadeli faizler de kısa vadeli faizlere kısıtlı da olsa tepki vermeye başladı.
Amerika’daki faiz artışları karşısında Avrupa sessizliğini koruyor. Euro bölgesinde enflasyonist baskılar arttığı halde, Avrupa Merkez Bankası beklenen faiz artışını gerçekleştiremiyor. Sonuçta, Avrupa’nın hareketsizliği Euro’nun değerinin düşmesine doların değerinin artmasına neden oluyor.
Son yıllarda Euro’nun değerinin artması doların değer yitirmesinden kaynaklanıyordu. Şimdi de, doların uluslararası piyasalarda değerinin artması Euro’nun değer yitirmesinden kaynaklanıyor.
DOLARA ENDEKSLENME
Euro-dolar kurundaki değişmeler Türkiye ekonomisini çok yakından ilgilendiren bir gelişmedir. Euro ve dolardan oluşan kur sepeti 2001 yılı ortalarından bu yana TL’ye karşı reel olarak ciddi boyutlarda değer kaybetmiştir. TL reel anlamda Euro-dolar sepine göre değer kazanmıştır. Ekonomik istikrarı tesis etme sürecinde bu beklenen ve olağan bir gelişmeydi. Olaylar beklendiği biçimde gerçekleşti.
TL’nin değer kazanma sürecinde Euro da diğer paralara karşı değer kazanıyordu. Uluslararası piyasalarda değer yitiren doların TL ye karşı da nominal olarak değer yitirmesi çok fazla rahatsızlık vermiyordu. Çünkü, Euro’nun TL’ye karşı nominal olarak değer kazanması bir anlamda TL’nin reel olarak değer kazanmasını yavaşlatıcı bir etken oluyordu.
Türkiye ekonomisi dolara endeksli bir ekonomi olmaya devam ediyor. Döviz kurlarındaki istikrar dolar kurunda istikrar olarak algılanıyor. Örneğin, Euro’nun TL’ye karşı değer kazandığı bir dönemde dahi dolar kurunun değişmemesi ya da düşmesi kurların istikrarı ya da düşmesi olarak kabul ediliyor.
Doların uluslararası piyasalarda değer kazandığı dönemde ise dolar kurunun Türkiye’de değişmemesi kurların istikrarı açısından önemli oluyor. Buna karşılık, Euro-dolar kurunun düşmesiyle Euro’nun TL değeri çok daha fazla düşmek zorunda kalıyor. Bu olgu TL’nin değer kazanması yönünde içsel bir sapma (appreciation bias) yaratıyor.
DEĞERLEME SAPMASI
Ekonomik istikrarın tesisinden kaynaklanan TL’nin doğal değer kazanmasına ek olarak euro-dolar kurundan kaynaklanan TL’nin değer kazanması Türkiye ekonomisini iki yönden zorlayabilecektir.
Birincisi, daha çok dolar üzerinden ara mallar alıp euro üzerinden ürünlerini dış piyasalara pazarlayan şirketler zor duruma düşebileceklerdir. Bu şirketler üretim girdilerini göreli olarak daha pahalıya alıp ürünlerini göreli olarak daha ucuza satmak zorunda kalabileceklerdir.
İkincisi, TL’nin euro-dolar kurundaki hareketler nedeniyle değer kazanma yönündeki sapması (appreciation bias) Merkez Bankası’nı döviz kuruna daha sık ve daha büyük boyutlarda müdahale etmesini gerektirebilecektir. Bu taktirde, parasal büyüklükler üzerindeki açık ya da zımni hedefleri tutturmak zorlaşabilecektir.
Kısacası, doların uluslararası piyasalarda değer kazanma sürecine girmiş olması, devam ettiği taktirde, Türkiye ekonomisini birçok açıdan zorlayacaktır. Buna karşılık, Avrupa’nın parasal konularda karar almakta zorlanması orta dönemde doların değerinin artmaya devam edeceği yönündeki sinyalleri güçlendirmektedir.