Doğrudan yabancı yatırımlardan çok şey bekliyoruz

YENİ bir söylev geliştiriliyor. Dış açığımız fazla, ama yarısından fazlasını doğrudan yatırımlar yoluyla finanse ediyoruz. Dolayısıyla, dış açık o denli büyük bir sorun olmaktan çıkıyor. Kaygılanacak bir durum yok.

Paralel bir söylev de "dış açık sorununa orta dönemde bir çözüm bulunmalı. Ama, çözüm ekonomik büyümeyi dizginlemek yoluyla değil, doğrudan yabancı sermaye akışını hızlandırmak yoluyla olmalıdır" şeklinde özetlenebilir.

Her iki söylev de doğrudan yabancı sermaye geldiği sürece dış açığın fazla bir önemi olmadığını vurgulamaya yöneliktir. Ama, ikisinin de ortak yanı doğrudan yabancı sermaye girişlerinin hem niteliğini göz ardı etmesi hem de yabancılardan çok şey beklediğimizdir.

BİR BENZETME

Bugüne kadar doğrudan yabancı sermaye girişi diye nitelediğimiz olgu Türkiye’de yerleşiklerin sahip oldukları varlıkları
(şirketleri) yurt dışındaki yerleşiklere satmasıdır. Yani, ekonomide reel anlamda yeni bir yatırım söz konusu değildir. Söz konusu olan eskiden yapılmış yatırımların yurt içindekilerden yurt dışındakilere doğru el değiştirmesidir.

Bir benzetme yapacak olursak, bu niteliği ile doğrudan yabancı sermaye akımı özelleştirmeye benzemektedir. Özelleştirme kamu kesiminin elindeki varlıkların (şirketlerin) özel sektöre satılmasıdır. Özelleştirmede de reel anlamda yeni bir yatırım söz konusu değildir. Eskiden yapılmış yatırımların el değiştirmesidir.

Uzun zamandır özelleştirme gelirlerinin bütçe açıklarının finansmanına çare olamayacağı vurgulanmaktadır. Çünkü, bütçe açıkları devam ettiği sürece, kamu sektörünün elindeki varlıkları satarak bütçe açıklarını finanse etmeye çalışması sürdürülebilir bir strateji olamaz. Kamunun satacağı varlıklar azalıp bütçe açıkları devam ettiği taktirde, finansman yeniden sorun olacaktır. O nedenle, kalıcı çözüm, bütçe açıklarını düşürmek, hatta yok etmektir. Yani, kalıcı çözüm devletin borçlanma ihtiyacını azaltmaktır. Özelleştirme gelirleri, kamunun borç stokunun eritilmesinde kullanarak borç dinamiğinin düzeltilmesinde kullanılmalıdır.

Benzetmeye devam edelim. Bugünkü niteliği ile doğrudan yabancı sermaye gelirlerine cari işlemler açığının bir finansman kalemi olarak bakmak yanlış olacaktır. Doğrudan yabancı sermaye yoluyla gelecek kaynaklar dış borçların ödenmesinde kullanmalıdır. Yurt dışında yerleşiklere satacak varlığımız kalmadığında, dış açıklarımızı nasıl finanse edeceğiz?

AÇIKLARI AZALTMAK

Yeni yatırımlar yapmaya yönelik olarak doğrudan yabancı sermaye akımı Türkiye’de hala cılızdır
. Yeşereceği yönünde de henüz ciddi işaretler yoktur. Yabancıların ilgisi hala Türkiye’deki şirketlerin alınmasına yöneliktir. O da daha çok özelleştirme ve bankacılıkla sınırlı gibi görünmektedir. Kaldı ki, reel yatırımlar gelmeye başlasa dahi, doğrudan yabancı sermaye akımlarına güvenerek dış açıklar vermek orta dönemde sürdürülebilir değildir. Çünkü, bu çeşit yatırımlar da konjonktürle yakından ilgilidir. Bir yıl doğrudan yabancı sermaye gelmediğinde, ekonomideki tüm dengeler alt-üst olabilir.

Çözüm dış açıkları azaltmaktır. Kalıcı denge ancak ekonominin yurt sışı borçlanma ihtiyacını azaltmakla sağlanabilir. Dış açıkların nasıl azaltacağını tartışmak sürdürülebilir büyüme açısından çok daha önemlidir. Niteliği nasıl olursa olsun, doğrudan yabancı sermaye akımlarına güvenerek sürdürülebilir büyümeyi yakalamak olanaksızdır.
Yazarın Tüm Yazıları