TÜRKİYE ekonomisi yabancı yatırımcıların gözünde radikal bir dönüşüm geçirdi. Günlük hayatımızda bu dönüşümü bizler şimdilik hissetmesek de, gerçek bu.
Kredi derecelendirme kuruluşları hálá Türkiye’yi sağlam ülkeler arasına sokmasalar da, yabancı yatırımcılar Türkiye’yi olası yatırım yapılabilecek ülkeler arasında haritalarına koydular. Bir kez haritaya girdik mi, çıkmak için çok büyük maharet göstermemiz gerekecek. Yani, iyice saçmalamak gerekecek.
Yabancı yatırımcılar ilk kez bu denli yakından Türkiye’yi ve ekonomisini tanımaya başladılar. Türkiye haber değeri olan ülke konumuna geldi.
İLGİ DEVAM EDİYOR
Yabancı yatırımcılar gözünde Türkiye’nin popüler olması elbette yalnızca bizden kaynaklanmıyor. Yabancı yatırımcıların elinde trilyonlarca dolar servet var. Bu servetin değerlendirilmesi için yatırım alanlarının genişletilmesi zorunlu oldu. Türkiye ekonomisi de genişletilmiş yatırım alanına dahil oldu.
Bizim de son altı yılda yaptıklarımız yabancı yatırımcılar gözünde dikkat çekiciydi. Otuz beş yıldır ilk kez kalıcı ekonomik istikrar için ciddi adımlar atıldı. İstikrarsızlığın çözüm olamayacağı başımıza dank etti. Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizin geldiği nokta yatırım alanını genişletmeye çalışan yabancı yatırımcıların Türkiye riskini eskiye göre daha farklı algılamalarına neden oldu.
Bütün bunların sonucunda 1984-2000 yılları arasındaki on yedi yılda yalnızca 10 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye çekebilen Türkiye, 2001-2006 yılları arasındaki altı yılda 40 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye girişi sağlayabildi.
Söylendiği gibi, artık cari işlemler dengesinin büyük bir bölümünü de borçlanarak ya da kısa vadeli sermaye hareketleri (sıcak para) ile de finanse etmiyoruz. 2006 yılında Türkiye’ye giren net bazdaki yabancı kaynak 40 milyar dolar (Latin Amerika’daki gelişmekte olan piyasalara yakın) civarındaydı. Bunun 20 milyar doları doğrudan yabancı sermaye şeklinde ülkeye girdi. Bu yılın ilk üç ayında Türkiye ekonomisine net bazda 16 milyar dolar civarında yabancı sermaye girdi. Bunun 9 milyar doları doğrudan yabancı sermaye şeklindeydi.
Çok ciddi siyasi belirsizliklerin tam ortasında Halk Bankası hisse satışı için talep topladı. Yurt içi yatırımcılardan gelen talep toplam satışın birkaç katı kadarken, yabancı yatırımcı talebi toplam satışın 9 katına ulaştı. Belirsizlikler geçici olduğu sürece, belirsizliklerin genel eğilimleri tehdit etme riskinin az olması kaydıyla, yabancı yatırımcı Türkiye ekonomisine ilgi duymaya devam etmektedir. Önümüzdeki dönemdeki ekonomik dengeleri irdelerken bu gelişmeler önemli parametrelerdendir.
AŞAMALAR
"Yabancılara şirketlerimizi ya da topraklarımızı satarak ekonomik dengeleri koruyoruz" eleştirisi çok anlamlı değildir. Bundan on yıl önce Çin ekonomisinden söz ederken yılda on milyar dolar doğrudan yabancı sermaye çekiyor diye tüm dünya ülkelerince kıskanılırdı. Türkiye yalnızca 2006 yılında 20 milyar dolar, bu yılın ilk üç ayında 9 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye çekmiştir.
Yabancı sermaye girişinin belli evreleri vardır. Yabancı sermaye önce ağırlıklı olarak kısa vadeli borç vererek ülkelere giderler. Ülkeyi tanıdıkça, kısa vadeli verilen borçların vadeleri uzar. Daha sonra, güvenleri pekiştikçe, ülkedeki geleceği parlak sektörlerdeki şirketleri almaya başlarlar. En son aşama yabancı sermayenin yeni yatırımlar yapmasıdır. Saçmalamazsak, yapısal reformları savsaklamazsak, Türkiye ekonomisi yabancı sermaye konusunda son aşamaya gelmeye çok yaklaşmıştır.