TÜRKİYE’nin dış borçları 2007 yılının eylül ayı itibariyle 237 milyar dolar oldu. Ekonomik büyümenin hızlanmaya başladığı 2002 yılının eylül ayına göre, dış borçlar dolar bazında yaklaşık iki kat arttı. Euro bazındaki artış ise yüzde 32 oldu.
Milli gelirimize göre bakacak olursak, dış borçlarımız 2002 yılının eylülünde o tarih itibariyle son on iki ayın milli gelirinin yüzde 76’sı iken, 2007 yılının eylül ayında aynı bazda yüzde 52’si olmuş. Aslında, gelirimize göre dış borçların göreli büyüklüğü düşmüş. Bu iyi bir gelişme.
DEVLET TUTUCU
Dış borçlarımızın yapısındaki asıl değişiklik yurt dışından borçlanan farklı kesimlerin göreli ağırlığı ile toplam dış borçların vade yapısında gerçekleşti.
Kısa vadeli borçlar vadesi bir yıldan az olan borçlardır. Vadesi bir yıldan fazla olan borçlar orta-uzun vadeli olarak sınıflandırılır. Bu sınıflamaya göre, 2002 yılının eylül ayında kısa vadeli dış borçların toplam dış borçlar içindeki payı yüzde 12 iken, 2007 yılının eylül ayında yüzde 17’ye çıkmış. Bu artışı doğal karşılamak gerekir. Unutmayalım ki, dış ticaret bağlantılı olan dış borçların önemli bir bölümü kısa vadelidir. Bu dönemde Türkiye’nin dış ticaret hacmi (ihracat ve ithalatın toplamı) yıllık 80 milyar dolardan 259 milyar dolara geldi.
Bankacılık kesimini de özel sektör içinde sınıflarsak, özel sektörün toplam dış borçları 2002 yılı eylül ayında 41.5 milyar dolarken, 2007 yılının eylül ayında 147.6 milyar dolar oldu. Özel sektörün toplam dış borçlarındaki 106 milyar dolarlık artışın 41 milyar doları bankacılık kesiminden, 65 milyar doları banka dışı özel sektörden kaynaklandı. Tesadüfe bakın ki, bu dönemdeki toplam cari işlemler açığı da 106,5 milyar dolar oldu.
Kamu sektörü dış borçlanma konusunda geleneksel olarak tutucu bir tavır alır. Genellikle, kamu sektörü için dış borçlanmada hedef, vadesi gelen anapara dolaylarında yeniden borçlanmak, borç faizlerini bütçe gelirlerinden ya da iç borçlanma ile karşılamaktır. Kriz dönemleri hariç, devletin bütçenin finansmanı için dış borçlanmaya gitmek gibi bir stratejisi yoktur.
Son beş yılda devletin dış borçları 62.7 milyar dolardan 74.1 milyar dolara geldi. Artışın çok önemli bir bölümü kur farklarından kaynaklanmaktadır. Dış borçları Euro cinsinden ölçseydik, kamunun dış borçlarının son beş yılda 11 milyar Euro kadar azaldığını görebilecektik.
BORÇLANMADA ARTIŞ
Genel olarak Türkiye ekonomisinin dış borçlarında kaygı verici bir durum söz konusu değil. Bankacılık sektörünün dış borçları toplam bilanço büyüklüğünün yüzde 10’undan biraz fazla. Dışa açık bir ekonomide bu oranın düşük bile kaldığı iddia edilebilir.
Özel sektörün dış borçları milli gelirimizin yüzde 20’sinin biraz üzerine geldi. Bu oran da korkutucu olmaktan uzaktır. Konunun kaygı veren yanı özel sektörün dış borçlarının artış hızı ve borçlanma biçimidir.
Şirketler daha çok Türkiye’deki bankalardan aldıkları teminat mektupları karşılığında dış borçlanma yapabiliyorlar. Sonuçta, şirketlerin yurt dışına olan yükümlülükleri de dolaylı olarak Türkiye’deki bankaların dış yükümlülüğü haline geliyor. Konuya böyle baktığımızda, bankalar dahil özel sektörün dış borçları banka bilançolarının üçte birini geçmiş görünüyor. Bu rakam beş yıl önce yüzde 20 civarındaydı.