GELİŞMEKTE olan ülkelerin neredeyse tümündeki makro ekonomik dengeler uluslararası sermaye akımları tarafından yönlendirilmeye başlandı. Uluslararası sermaye girdiğinde, işler iyi gidiyor. Çıktığında, işler karışıyor.
Bu yılın mayıs ve haziran aylarında uluslararası piyasalarda gözlenen hareketlilik tüm gelişmekte olan ülkeleri az ya da çok etkiledi. Türkiye hepsinden daha fazla olumsuz etkilenen ülkeler arasındaydı. Düzelme aşamasında ise, Türkiye diğerleri kadar çabuk toparlanamadı.
KARŞILAŞTIRMA
Mayıs-haziran çalkantılarından sonra Türkiye’de enflasyon, kur ve faizler yükseldi. Bu değişkenler diğer ülkelere göre daha fazla yükseldi. Şimdi de, geri gelmekte zorlanıyorlar. Diğer gelişmekte olan ülkelerdeki toparlanma çok daha hızlı oldu.
Dolar kuru 1.70’i gördü. Merkez Bankası müdahaleleri ile 1.50’lere düşürüldü. Ama, 1.40’larda bir direnç gösteriyor. Hazine faizleri yüzde 13’lerden yüzde 23’lere fırladı. Faizler yüzde 20’nin altına düşmekte çok güçlü bir dirençle karşılaşıyor. Enflasyon yüzde 8’lerde direnirken yüzde 11’e çıktı. Kapıdaki kamu zamlarını da hesaba katarsak, enflasyonun eski düzeylerine inmesi umulandan daha fazla zaman alacakmış gibi görünüyor.
Diğer gelişmekte olan ülkelerde durum bizden farklı görünüyor. Tablo diğer gelişmekte olan ülkelerdeki durumu özetliyor.
Geçen yıl sonu ile karşılaştırıldığında, enflasyonun bu yıl Brezilya’da, Şili’de Meksika’da, Kore’de, Rusya’da, Polonya’da ve Romanya’da düştüğünü görüyoruz. Güney Afrika, Malezya, Macaristan ve Hindistan gibi ülkelerde ise enflasyon ya aynı kalmış ya da yarım puan kadar artmış görünüyor. Enflasyon artışı Endonezya’da 4 puanın üzerinde, Türkiye’de 3 puanın üzerinde ve Bulgaristan’da 1 puanın üzerinde artmış.
Faizlerde de benzer bir durum gözleniyor. Faizlerin arttığı ülkeler Güney Afrika, Malezya, Endonezya, Romanya, Macaristan ve Türkiye olmuş. Türkiye ve Endonezya hariç, bu ülkelerdeki faiz artışları 1-2 puan civarında. Diğer tüm ülkelerde faizler 2005 yılı sonundaki düzeyinin altına gelmiş görünüyor. Türkiye’de 2005 yılı sonunda 2006 yılının üçüncü çeyreğine faizler yüzde 15’den yüzde 22’ye yaklaşmış. Bugünlerde de yüzde 21 civarında dolaşıyor.
Cari işlemler açığının geldiği boyut itibariyle aynı kefeye konduğumuz Macaristan ve Güney Afrika’da enflasyon yarım puan kadar artarken, faizler de aynı oranda artmış görünüyor. Bizde ise enflasyon 3 puandan fazla artarken, faizler 6 puandan fazla arttı.
Diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrışmaya başladığımız konusunda giderek güçlenen işaretler gelmeye başladı. Finans piyasalarındaki günlük oynamalarda dahi bu yönde işaretler alınıyor.
Dış piyasalar değil, kendimize özgü iktisadi ve siyasi gündem önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisine daha etkili bir biçimde yön verecekmiş gibi görünüyor. Yurt dışında oluşabilecek olumsuz gelişmeler ise iç dinamiklerin sonuçlarına tuz-biber ekebilecektir.