EKONOMİK büyümeyi yavaşlatmaya yönelik önlemler yoluyla değil, belirsizliklerin artmasıyla büyüyen riskler yoluyla, ekonomik büyüme yavaşlamış görünüyor.
Nedeni ne olursa olsun, yavaşlayan ekonomik büyüme dış açıklar üzerinde mutlaka olumlu etkiler yapacaktır. Ama, dış açıkların önümüzdeki dönemde ne denli olumlu etkileneceği o denli açık değildir.
2003 ve 2004 yılarında büyüyen dış açık sorununu ciddiye alıp daha makul büyüme oranlarını gerçekleştirmiş olabilseydik, bugünkü durum farklı olabilirdi. Geçen iki-üç yıl içinde ekonominin dinamikleri değişti. Ekonomi daha fazla dış açığa bağımlı hale geldi.
GÖZLEMLER
Önümüzdeki dönemde ekonomik büyümenin hız kesmesinin dış açıkları arzulanan ya da geçmiş yıllarda gözlenen biçimde etkilemeyebileceğine yönelik bazı gözlemler şunlardır:
İhracata yönelik üretimin ara mal ve yatırım malları ithalatına bağımlılık oranı artmıştır. İhracatta ürün yelpazesini farklılaştıramadığımız sürece, ihracat artışları ithalat artışlarını da beraberinde getirecektir.
Aynı oranda milli gelir artışı daha fazla ara malları ithalatına gereksinim duymaya başlamıştır. Yani, yalnızca ihracata yönelik üretim değil, genel üretim düzeyi giderek daha fazla ithalat bağımlısı olmuştur. Benzer bir eğilim imalat sanayi üretimi ile ara malları ithalatında görülmektedir. Kısacası, ekonomik büyümenin yavaşlamasına paralel olarak aynı oranda ithalatın azalmasını beklemek kısa dönemde çok gerçekçi görünmemektedir.
Son dönemde ithalat birim değer endeksi ihracat birim değer endeksinden daha hızlı artmaya başlamıştır. Grafikten de görüldüğü gibi, geçen yılın ekim ayı civarında bu iki endeks (2003 yılı baz olmak üzere) yaklaşık aynı değerdeyken, bu yılın ekim ayına gelirken (petrol fiyatları göreli olarak istikrara kavuştuğu halde), ithalat birim değer endeksindeki artış ihracata göre daha hızlı olmuştur. Bu eğilim önümüzdeki dönemde de devam ettiği taktirde, ithalattaki olası reel daralma ithalatın dolar değerine aynen yansımayabilecek, ithalatın toplam faturası daha fazla olabilecektir.
Geleneksel olarak dış ticaret açığı veren Türkiye ekonomisinde cari işlemler açığının dış ticaret açığına göre daha düşük olmasını sağlayan unsur hizmetler dengesinde (cari transferler dahil) verilen fazladır. Hizmetler dengesindeki fazla son dönemde azalma eğilimine girmiştir. Özellikle turizm gelirlerindeki azalma ve artan dış borçlara ödenen faizlerin artmasıyla hizmetler dengesindeki fazla sınırlı kalmaya başlamıştır. 1990’lı yılların ikinci yarısında ortalama yıllık 11 milyar doların üzerinde olan hizmetler dengesindeki fazla bu yıl 8 milyar dolar civarında olacaktır. Dolayısıyla, hizmetler dengesindeki fazlanın azalmasının da etkisiyle cari işlemler açığı büyüme eğilimine girmiştir.
Bu gelişmeler ışığında ekonomik büyümedeki yavaşlama dış ticaret dengesine çok büyük bir etki yapmayacak gibi görünmektedir. Kısacası, dış ticaret açığının kısa dönemde düşmesi çok olası değildir.