DEVİRLER değişiyor. Ama, insanlar çabuk değişemiyor. Oyunun kuralları değişiyor. Ama, insanlar değişen kurallara uyum sağlamakta zorluk çekiyorlar.
Uyum sağlamakta zorluk çekenlerin tepkileri farklı oluyor. Kimileri oyunun kurallarını yine eski haline getirmeye çalışıyorlar. Kimileri yeni kuralları yozlaştırmak için çaba harcıyorlar. Kimileri de yeni kurların sonuçlarını kuralları uygulayanlara fatura etme eğilimine giriyorlar. Yeni kurallarla eski oyunun oynanması arzu ediliyor.
Aslında, bütün bu çevrelerin asıl sorunu yeni kurallarla yaşamakta zorluk çekmeleridir. İster, istemez buna da alışacaklardır. Ama, alışana kadar, yıkıp dökmeye devam edip önemli bir iş becerdiklerini sanacaklardır.
UCUZ KARALAMA
Yılın ilk altı ayında Merkez Bankası kısa vadeli faizleri her ay düşürdü. Kimilerine göre, Merkez Bankası faizleri daha hızlı düşürmeliydi. Ama, bu çevreler bir ölçüde buna da razı oldular. Ardından durum değişti.
Son üç aydır Merkez Bankası kısa vadeli faizleri değiştirmiyor. Faizleri neden değiştirmedi yönündeki görüşleri de kendine göre kamuoyu ile paylaşıyor. Hiç kimse Merkez Bankası’nın görüşleri ile fikir birliği içinde olmak zorunda değildir. Ama, aynı fikirde olmamak Merkez Bankası’nın davranışlarında kasıt aramayı ya da beğenmediğimiz fikirlerin oluşumunda katkı yapan kişileri karalamayı gerektirmez. Aslında, bu davranış içine giren kesimler kasıtlı davranıyorlardır. Onlar karalanmalıdır. Kişiler değil, fikirler eleştirilmelidir.
Gelecek yıl Merkez Bankası Başkanı’nın görev süresinin dolacak olması da Merkez Bankası’nın kararlarına olan tepkiyi farklılaştırıyor. Bazı kesimler alınan kararlara gösterdikleri tepkilerle Başkan’ın yeniden atanma olasılığı ile kendilerince oynamaya çalışıyorlar. Bu halleriyle onu da becerebildikleri söylenemez.
Faizlerin geçen Cuma günü de değiştirilmemiş olması mutlaka tepki çekecektir. Merkez Bankası ve idarecileri kasıtlı hareket etmekle (hatta, daha açık bir ifadeyle, hükümeti sabote etmekle) ve iş bilmezlikle suçlanacaktır. Bu kampanya kendine göre başladı bile.
Bu çeşit eleştiriler ucuz saldırılardır. Ciddiye alınıp üzerinde fazla durulmamalıdır. Para politikası çok önemli ve çok teknik bir konudur. ‘Ağzı olanın konuştuğu’ bir ortamda böyle ucuz tartışma yaratmak para politikasına haksızlık olur.
TEK ÇAPA
Her şeyden önce, Merkez Bankası’nın tek ve öncelikli hedefinin faizleri düşük tutmak değil, ekonomideki ortalama fiyat artışlarını düşük tutmak olduğunu kafamıza kazımalıyız. Tartışma yapılacaksa, ki abesle iştigal olur, bu konuya odaklanılmalıdır.
Enflasyonu düşük tutmanın maliyeti faizlerin yüksek kalmasıysa, bunu da kabullenmekten başka bir seçeneğimiz yoktur. Yıllarca, bunun tersini becermeye çalıştık, başarımız ortada!
Bundan böyle, ekonomik istikrar yolunda en işlevsel ve en belirgin ‘çapa’ para politikası olacaktır. Hatta, para politikası ekonomik istikrar açısından tek ‘çapa’ olacaktır. Dolayısıyla, Merkez Bankası politikalarının eleştirisi faizlerin düzeyi üzerinde değil, fiyat istikrarı ekseninde olmak zorundadır.
Bu açıdan da bakıldığında, Merkez Bankası’nı başarısız bulmak olanaksızdır. Otuz yıldır başarılamayan başarılmıştır. Bu başarının arkasında Merkez Bankası’nı göremiyorsak, kasıtlı davranıyoruz demektir.