SON günlerde sıkça duyulan "bize bir şey olmaz" ya da "hamdolsun durum iyi" gibi saptamalar bana bir fıkrayı hatırlattı.
New York’taki gök delenlerden birinin 90. katından atlayan adam hızla düşerken, 50. katta camları temizleyen adam sorar "işler nasıl gidiyor?" Düşmekte olan adam cevap verir: "şimdilik fena değil."
Tüm ekonomiler gibi, biz de oldukça yüksek bir yerden düşmekteyiz. Biz atlamadık, ama bizi arkamızdan itiyorlar. Şimdilik durum iyi. Ama, henüz kaçıncı kadar düştüğümüz hakkında bir bilgimiz yok. Her şeyden önemlisi, aşağıda bizi bekleyip yere çakılmamızı önleyebilecek çarşafı açmış itfaiyecilerin olup olmadığını da bilmiyoruz.
Belki, aşırı bir panik havası yaratmamak için yetkililerin çıkıp "galiba işer kötü" demeleri beklenmemeli. Ama, bazı gerçekçi yaklaşımlar da sergilenip ekonomik birimlerin mümkün olduğunca kendilerini korumaya alabilmelerine de fırsat tanımalıyız. Aldatıcı olmamalıyız. Çünkü, en kötü durum fırtınaya hazırlıksız yakalanmaktır. O takdirde, tahribat çok daha büyük olur.
SORULAR
"Ne olabilir?" sorusuna yanıt kişiden kişiye değişebilir. Bu soruya yanıt vermezden önce, aşağıdaki soruları kendiniz yanıtlayın. Verdiğiniz yanıtlara göre de, neler olabileceğini kendiniz düşünmeye çalışın.
Hazine Müsteşarlığı istatistiklerine göre, bu yılın haziran ayı itibariyle Türkiye ekonomisinin toplam dış borcu 284 milyar dolar. Bu borcun 191 milyar doları özel sektöre ait. Özel sektörün kısa vadeli (vadesi bir yıldan az) borcu 48 milyar doları buldu.
Amerika ve Avrupa’da bankaların birbirlerine borç vermekten çekindiği, en yüksek kredi değerliliğine sahip dev dünya şirketlerinin kredi limitlerinin düşürüldüğü bir ortamda, bizim özel sektörümüz vadesi gelen kısa ve uzun vadeli dış borçlarını yeniden borçlanma yoluyla çevirebilecek midir? Ne kadarını çevirebilir? Dış borçların bir bölümünü geri ödemek durumunda kalır mıyız? 0=borçlarımızın hiçbirini çeviremeyiz, 10=borçlarımızın hepsini çevirebiliriz, olsun. Siz de 0-10 arasında bir not verin.
Bir ipucu: kısa vadeli borçların bir bölümü ticari kredilerdir. Yani, yabancıların bize mal satmaları karşılığında açtıkları kredilerdir. Dünya çapında bir ekonomik durgunluk söz konusu olsa dahi, bize mal satmak için yurt dışındaki şirketlerin bize ticari kredi vermelerinde bir sorun olacağını düşünmek çok gerçekçi değil.
Bugünkü ekonomik dengeler ("hamdolsun iyiyiz" dedirten durum) Türkiye ekonomisinin yılda 50 milyar dolar civarında taze dış borçlanması durumunda geçerli. Diyelim ki, petrol ve diğer ana mallar fiyatlarındaki düşüşlerin devam etmesiyle taze dış finansman ihtiyacımız bugünkü dengeleri korumak için önümüzdeki dönemde yıllık 40 milyar dolara düştü. Bugünkü ortamda Türkiye ekonomisi yılda 40 milyar dolar taze dış kaynak bulabilir mi? Burada da, 0=beş kuruş alamayız, 10=40 milyar buluruz olsun. Bu alanda da, 0-10 arasında bir rakam seçin.
YANITLARI
Verdiğiniz notlar toplamı 20 ya da 20’ye çok yakınsa, sorun çıkmaz diye düşünüyorsunuz. Bu görüşünüz aşağıda çarşafı açmış itfaiyecilerin bizi beklediği anlamına geliyor, korkmayın. Türkiye ekonomisi yüzde 5’in üzerinde büyür. Enflasyon tek hanelere düşer. Kurlar düşmeye devam eder. Ortalık güllük gülistanlık olur. Yurt dışına mal satmakta zorlanırız, ama iç talep artışı ekonomiyi kolaylıkla sürükler.
Toplam not 20’den uzaklaştıkça, sorun çıkabileceğini düşünüyorsunuz demektir. Not toplamı 20’den ne denli küçükse, sorunların derinliği ve yaygınlığı da artacak demektir. Örneğin, kurlar yükselir. Enflasyon artar. Bankalarımız kredi musluklarını kısar. Ekonomi küçülme sürecine girer. Şirket batışları hızlanır.
Bu bilgiler ışığında, kendi beklentilerinizi kendiniz oluşturun.