1970’li yıllarda Amerikan ekonomisi çok bocaladı. Modern tarihinde ilk kez, Amerika ekonomik durgunlukla beraber yükselen enflasyon yaşadı. Ekonomik durgunluğa para politikası yoluyla çare bulmaya çalışırken enflasyon daha da azdı.
Gidişatı tersine çeviren, başkanlık seçimlerine az kala Demokrat Carter İdaresi tarafından Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı olarak atanan Paul Volcker oldu. Volcker’la beraber Amerika’da para politikası ekonomik büyümeye değil, fiyat istikrarına odaklandı. Enflasyon düşerken ekonomik büyüme yeniden canlandı.
BİR ŞEY DEĞİŞMEDİ
Başarıyı gören bir sonraki Cumhuriyetçi Reagan İdaresi Volcker’ı süresi dolduğunda yeniden atadı. Paul Volcker, fiyat istikrarına odaklanan para politikasıyla 1980 yılından bugüne Amerikan tarihinin en uzun ekonomik büyüme dönemlerinden birinin temellerini atmış oldu.
Reagan’ın ikinci kez seçilmesinden az önce hükümetin etkin isimlerinden James Baker faizlerin düşürülerek ekonomik büyümenin daha da artırılmasından yanaydı. Paul Volcker’ı buna ikna edemedi. Faizleri tespit eden komitenin önemli üyelerini ikna etti. Başkan’a rağmen, FED para politikası komitesi faizleri indirmeye çalıştı. Çalışma esasları çerçevesinde, FED Başkanı olarak Volcker kararı oylatmadı. Faizler değişmedi.
FED açısından bir kriz yaşandı. Para politikasının en yetkili sözcüsü para politikası kararını alan komitede azınlıkta kalmıştı. Bundan sonra politika kararlarını alan komitenin desteğinden yoksun Başkan piyasalara ne anlatacaktı? Piyasalar Başkanı ne denli ciddiye alacaklardı? Bir merkez bankası başkanının en önemli kaygısı budur.
Paul Volcker duruşunu değiştirmedi. Bir anlamda Amerika’da para politikası kilitlendi. Ama, kilit "daha az fiyat istikrarı, daha fazla büyüme" yönünde değil, "yalnızca fiyat istikrarı" yönünde vuruldu. Desteğini kaybeden Volcker dönemi bittiğinde bir daha atanmak istemediğini Reagan İdaresi’ne iletti. Yerine, Alan Greenspan atandı. Greenspan büyük ölçüde Volcker’ın devamı oldu. Reagan İdaresi FED’e istediğini yaptıramamış oldu.
Bugün Paul Volcker Amerika’nın efsaneleşmiş FED başkanlarından biridir. Mali piyasaların en saygı duyduğu isimlerdendir. Uluslararası platformlarda konuşmalarına en fazla dikkat edilen simalardandır. Seksen yaşına gelmiş olmasına rağmen, itibar edilmesi gereken çalışmalara ihtiyaç olduğunda, dünya kamuoyu Paul Volcker’ı göreve çağırmaktadır.
KURUMU YALNIZLAŞTIRMAK
Merkez bankası başkanlarının beraber çalıştıkları karar verici mekanizmalardaki insanlarla ya da hükümetlerle ters düşmeleri (aynı görüşte olmamaları) yeni değildir, doğaldır da. Doğal olmayan, para politikası gibi önemli bir konuda politikaları kamuoyu önünde anlatan, kamuoyunu ikna etmeye çalışan Başkan’ı ters köşeye yatırmaktır. Onu kamuoyu önünde yalnız bırakmaktır. Doğal olan ise, Başkan’ı ikna etmeye çalışmak, eğer kabul ederse, Başkan’a kamuoyu önünde manevra yapabilecek zamanı tanımaktır. Başkanı yalnız olan bir merkez bankasının kendisi de yalnızdır.
T.C. Merkez Bankası geçenlerde kısa vadeli faizleri 0.25 puan düşürdü. Başkan’ın kamuoyu önünde yaptığı açıklamalara bakarsak, faizleri düşürmek en azından şimdilik Başkan’ın fikri değildi. O açıklamaların sahibi kamuoyu önünde yalnız bırakıldı. Bu, çok vahim bir durumdur.
Para politikasının inandırıcılığı yara almıştır. Para politikasının çığırtkanlığını yapma durumunda olan makam yara almıştır. Dolayısıyla, para politikasının fiyat istikrarını sağlayacak yönde oluşacağına dair beklentiler hırpalanmıştır. Para Politikası Kurulu çok acemice bir tutum takınmıştır.