GELİŞMİŞ ülkelerin finans piyasalarında yaşanan çalkantılar merkez bankalarının kimyasını bozdu. Bazı finans enstrümanlarının piyasası kurudu. Güven kaybı finans piyasalarının hacmini düşürdü. Likidite sıkışıklığı yaşandı ve halá yaşanmaya devam ediyor.
Dünyanın üç büyük merkez bankası (FED, Bank of England ve Avrupa Merkez Bankası) likidite sıkışıklığının bankalar arasında ödeme sorununa dönüşmemesi için piyasalara likidite vermeye başladı.
TEMİNATLARIN KALİTESİ
Merkez bankaları ülkelerindeki ya da bölgelerindeki ticari bankalara önceden belirlenmiş teminatlar karşılığında borç verirler. Geçen yılın ağustos ayından beri yaşanan çalkantıda bankaların merkez bankalarından borç alabilmek için belirlenmiş kalitedeki teminatları yeterli olmadığından, merkez bankaları verecekleri borçlar karşılığında istedikleri teminatların kalitesini düşürdü. Yani, piyasaya sürülen paralar daha az kaliteli teminatlar karşılığında gerçekleştirildi.
Örneğin, Bank of England önce konut kredilerine baz edilmiş sermaye piyasası enstrümanlarını teminat olarak göstermek isteyen Northern Rock bankasına borç vermedi. Bankanın müşterileri kapıya dayanınca, bir hafta önce kabul etmediği kalitesiz (piyasası olmayan) bonoları teminat olarak kabul etti. Bankaya borç vererek kurtarmaya çalıştı. Sonuçta, banka devletleştirilmek zorunda kaldı.
Piyasalar ve ekonomik beklentiler açısından, merkez bankalarının hangi kalitede teminat alarak bankalara likidite sağladığı önemlidir. Çünkü, teminatların kalitesi, gerektiğinde merkez bankalarının bastıkları parayı geri çekebilme kabiliyetinin bir göstergesidir.
Avrupa Merkez Bankası dışında, çoğu merkez bankası ellerindeki teminatların yapısını kamuoyu ile paylaşmaz. FED de, diğer merkez bankaları gibi, bankaların hangi varlıklarını teminata kabul edeceğini önceden açıklar, ama elindeki teminat portföyü dağılımını gizli tutar. Son zamanlarda, piyasası olmayan batık kredilere baz sermaye piyasası enstrümanları karşılığında piyasalara likidite sağlıyor yönündeki dedikoduların artması üzerine, FED teminat portföyünün yapısı hakkında kamuoyuna haber sızdırdı. Elindeki teminat portföyünün yarısının bankaların verdiği ticari kredilerden oluştuğu haberini yaydı. Piyasalar bir ölçüde rahatladılar. Basılan paranın kalitesinin düşünülenden daha iyi olduğu izlenimi yayıldı.
AVRUPA
Aynı rahatlık Avrupa Merkez Bankasına yönelik oluşturulamadı. Avrupa’daki sıkışıklığın, özellikle İspanya, İrlanda ve Hollanda’da, en önemli nedeni Alman bankalarının diğer Euro Bölgesi finans piyasalarını beslemekten vazgeçmeleri oldu. Geçen ağustos ayından bu yana Alman bankaları diğer Euro Bölgesi ekonomilerine fon aktarmayı durdurdu. Bir anda 350 milyar Euro gibi bir meblağ Almanya dışındaki Euro Bölgesi piyasalarından çekilmiş oldu.
Alman bankalarının oluşturduğu boşluğu bir anlamda mecburen Avrupa Merkez Bankası bu ülkelerde likidite pompalayarak doldurmaya çalışıyor. Karşılığında aldığı teminatlar ise genellikle Alman bankalarının kabul etmediği, konut kredilerine baz edilmiş sermaye piyasası enstrümanları da dahil piyasası daralmış bonolar. Yani, düşük kalitedeki teminatları Alman bankaları kabul etmediği için Avrupa Merkez Bankası kabul etmek zorunda kalıyor. Bastığı paranın kalitesini düşürüyor.