Başarıyı küçümseyemeyiz

Kamu maliyesi yönetimi açısından, 2006 yılı son derece başarılı bir yıl olmuştur. Çeşitli bahaneler öne sürülebilir. Ama, yine de, elde edilen başarı küçümsenemez. Türkiye bir nesil geçtikten sonra ilk kez bütçe açığını milli gelirinin yüzde 1’inin altına düşürdü.

Şimdiki genç nesil ilk kez bütçe açığının bu denli düşük olabileceğini gördü. Mutlaka çamur atılmak isteniyorsa, başarının arkasında birçok olumsuzluklar sıralanabilir. Örneğin,

1. bütçe açığının bu denli düşmesinin arkasında yalnızca 2006 yılına özel bir kerelik vergi gelirlerinin olduğu,

2. bütçe açığının daraltılmasının harcamaları kısarak değil, vatandaştan dolaylı yollardan daha fazla vergi alarak gerçekleştirildiği,

3. sosyal güvenlik sisteminin açıklarının artarak devam ettiği,

4. özelleştirme gelirlerinin bir bölümünün bütçeye gelir kaydedildiği,

5. IMF tanımı içinde, faiz dışı fazlanın hedeflenen yüzde 6.5’in altında kaldığı

söylenebilir. Bütün bunların bazıları daha önceleri de yapıldı. Bazıları daha önceleri de yapılabilirdi. Dolayısıyla, "öyle oldu, böyle oldu" diyerek kamu maliyesi idaresinde 2006 yılında yakalanan performans hiçbir biçimde küçümsenemez. Bu başarıya şapka çıkarılır.

Konuyu çarpıtıp "madem kamu maliyesi iyiydi de, bu iyiliği halk neden hissetmedi?" gibi bir soru sorulabilir. Sorunun yanıtı aslında kamu maliyesi iyi olduğu için kısa dönemde halkın göreli durumumuz beklendiği ölçüde iyileşmediğidir. Ama, halkın durumunun iyileşmesinin bu yolla önü açılmaktadır.

HAZİNE

Kamu maliyesi idaresindeki başarı yalnızca gelirler kadar harcama yaparak bütçeyi neredeyse dengede götürmekle de sınırlı değildir
. Son yıllarda Hazine borç idaresini de büyük bir başarıyla götürmektedir. Borç idaresinde radikal bir zihniyet değişikliği gerçekleşmiştir.

Eskiden, devlete borç verenler "devleti soyanlar" olarak görülürdü. Devlet, kendine borç veren piyasalara "reaya" muamelesi yapardı. Bunun en son örneğini de 2000 yılı başında, daha önce borçlanılmış paranın, daha önce tespit edilmiş faizi üzerine geriye dönük vergi konması olarak görmüştük. Türkiye bu bakış açısının faturasını çok ağır ödedi. Ders alındı. Şimdi, Hazine gerçekten piyasanın, piyasa kuralları içinde hareket eden bir aktörü olarak rolünü oynamaktadır. Rolün böyle oynanmasıyla hem Hazine’nin borçlanma piyasasına getirdiği bir derinlik söz konusudur hem de Hazine’nin göreli olarak daha az maliyetle borçlanabilmesi olanağını sağlamıştır. İşin bu tarafı da küçümsenemez.

2006 yılında gördüğümüz resme bakarak artık kamu maliyesindeki gelişmeleri enflasyonun nedenlerinden biri olarak gösterme olanağı kalmamıştır. Kamu maliyesindeki performans enflasyonla mücadelede çok önemli bir rol oynamıştır. Kamu maliyesi rolünü çok iyi oynamıştır. Böyle gittiği taktirde, enflasyondaki kıpırdanmaları kamu maliyesinden kaynaklandığı iddiaları eskiden olduğu gibi ileri sürülemez.

DEVAMLILIK

"İyi, iyinin en büyük düşmanıdır" derler. Başarı da, başarının düşmanıdır. Daha başarılı olmak, kamu maliyesi idaresinde gösterilen performansın ilerideki yıllarda da devam etmesidir. Yani, devamlılık önemli olmaktadır. Kamu maliyesinin hedefleyeceği önündeki en büyük rakip yine kendisinin geçen yıl gösterdiği başarı olmaktadır.

2006 yılı performansı ilerideki yıllarda da tekrarlanabildiğinde, enflasyondaki katılıklar da bir ölçüde yumuşayacaktır. Performansın devamını garantiye alacak yapısal reformların devreye sokulması bugün yüksekliğinden şikayet ettiğimiz reel faizlerin de düşmesinin önünü açacaktır. Kısacası, 2006 yılında kamu maliyesinde gösterilen başarının bir kerelik olmadığının ispatı gerekmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları