Avrupa’nın gelişen ekonomileri

DÜNYADAKİ birçok gelişmekte olan ülke cari işlemler dengesi fazla veriyor.

Cari işlemler açığı veren ülkelerin hemen hepsi Avrupa’da. Avrupa’daki ülkeler arasında da Türkiye, Macaristan ve Romanya dikkatleri üzerinde toplayan ülkelerin başında geliyorlar.

Avrupa’daki bu üç ülkenin en önemli ortak yanlarından biri cari işlemler açığını borç yaratmayan sermaye akımları yoluyla finanse edememeleridir. Yani, açıklarını kapatacak kadar doğrudan yabancı sermaye ya da hisse senedine yabancı yatırımlar çekememektedirler. Cari işlemler açıklarını finanse edebilmek için bu ülkeler borçlanmak zorundadırlar.

KÖTÜ DEĞİLİZ/images/100/0x0/55ea3cd1f018fbb8f873392d

Tabloda ülke ekonomilerinin orta dönemli sağlığını ölçen ve yabacıların yoğun olarak kullandıkları bazı makro ekonomik göstergeler verilmektedir. Üç ülke arasında en büyük, ama kredi notu en düşük ülke Türkiye’dir.

Büyüklüğüne göre cari işlemler açığı en düşük ülke de Türkiye’dir. IIF tahminleri yerine, 23 milyar dolarlık kendi tahminimizi de kullansak, Türkiye’nin cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 6.4 olmaktadır. Bu oran Macaristan’da yüzde 7, Romanya’da yüzde 8.6’dır.

Türkiye’de enflasyon Romanya kadardır. Macaristan’da enflasyon düşüktür, ama yükselme eğilimindedir. Türkiye’de ise enflasyon düşme eğilimindedir.

Bütçe açığı Türkiye’de yüksek görünmekle birlikte, son rakamlar bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3 düzeyinde olacağına işaret etmektedir. Bu alanda Macaristan’dan çok daha iyi durumdayız. Macaristan özellikle 2005 yılında gelecek yıl yapılacak genel ve yerel seçimler bahanesiyle kamu finansmanında saçmaladı. Sonuçta, kredi notu da geçenlerde düşürüldü.

Dış borçlarımız yüksektir. Ama, ekonominin büyüklüğü ile karşılaştırıldığında, Macaristan’dan çok daha iyi durumdayız. Romanya’dan biraz daha kötü durumdayız. Romanya yurt dışından borçlanmaya yeni başlayan ülkelerden biri olduğunu da hatırdan çıkarmayalım.

HAKSIZLIK MI?

Bu veriler ışığında, Türkiye’nin Romanya’dan iki kademe, Macaristan’dan ise beş kademe daha düşük kredi notuna sahip olması biraz haksızlık olarak görülebilir. 1990 yılında, bundan çok daha kötü bir performansımız olduğu halde kredi notumuz BBB+ idi. Bugün kredi notumuzu yükseltmekte çektiğimiz sıkıntının başlıca kaynağı ekonomik alanda 1990’lı yıllardaki saçmalamalarımızdır.

Bundan sonra, makro ekonomik eğilimler radikal bir biçimde alt-üst olmadığı taktirde, kredi notumuz hızla diğerlerine yaklaşacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları