Gelişmekte olan ülkeler (emerging markets) denince eskiden akıllara Güneydoğu Asya ekonomileri gelirdi.
Asya Krizi’nden sonra uluslararası sermaye gelişmekte olan ülkelere yönelik mali yatırımlarını çeşitlendirmeye başladı. Şimdi, bizim de dahil olduğumuz Avrupa’daki gelişmekte olan ülkeler uluslararası sermayenin ilgi odağı oldu.
Rusya ve Doğu Avrupa’daki eski sosyalist ülkelerin kapitalistleşme sürecine girmesiyle uluslararası sermaye açısından yepyeni bir alan doğdu. Buna karşılık, Güneydoğu Asya ekonomileri daha olgunlaştı. Getiriler Avrupa’da daha cazip olmaya başladı. Gelişmekte olan ülkelere giden özel yabancı sermayenin daha büyük bir bölümü Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelere gitme eğilimine girdi.
ASYA VE AVRUPA
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) tahminlerine göre, tüm gelişmekte olan ülkelere giden yabancı sermaye 2006 yılında 570 milyar dolar civarındayken, 2007 yılında 620 milyar doları geçecek.
2006 yılında Asya ekonomilerine 260 milyar dolar gitmişken, Avrupa’ya giden yabancı sermaye 234 milyar dolar olmuştu. Bu yılki beklentilere göre, Asya ekonomilerine giden yabancı sermaye 210 milyar dolar civarına düşerken, Avrupa’nın alacağı pay 280 milyar dolar civarında olacak.
Asya ve Avrupa’daki gelişmekte olan ülkeler arasındaki en önemli fark Asya ekonomilerinin çok ciddi boyutlarcacari işlemler fazlası (2007’de 423 milyar dolar) vermesi. Buna karşılık, aralarında Türkiye’nin de olduğu Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelerin cari işlemler açıkları (2007’de 45 milyar dolar) var. Avrupa’daki cari işlemler açığında başı Macaristan, Batlık ülkeleri ve Türkiye çekiyor. Asya ekonomileri milli gelirlerinin yüzde 6.4’ü kadar cari işlemler fazlası verirken Avrupa’da cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 1.6 civarında.
Özetle, Asya ekonomileri, yabancı kaynağa ihtiyacı olmadığı halde yabancı fon akımlarını çekiyor. Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelerin bazıları ise yabancı kaynak bulmak zorunda. Bu bölgedeki getirileri cazip kılan unsurlardan biri de zaten bu.
Avrupa’nın uluslararası sermaye akımları açısından giderek daha fazla popüler olması bizim gibi cari işlemler açığı veren ülkeler açısından rahatlatıcı bir gelişme olarak görülebilir.
Asya ekonomileri Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelere göre çok daha hızlı büyüyorlar. 2007 yılında Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelerin büyümesi yüzde 6.6 beklenirken, Çin’in başı çektiği Asya ekonomilerindeki büyümenin yüzde 9.4 olacağı düşünülüyor. Gelişmiş ekonomilerdeki büyümenin ise yüzde 2.4 olması bekleniyor. Kısacası, gelişmiş ülkelere göre, Avrupa iki mislinden fazla, Asya ise neredeyse dört kat fazla büyüyor.
Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelerdeki enflasyon diğerlerine göre en yüksek (yüzde 6’ın üzerinde). Asya ekonomilerindeki enflasyon ise yüzde 5 civarında. Çin’in katkısıyla Asya’da enflasyon yükselme eğiliminde.
LATİN AMERİKA
Uluslararası sermaye açısından, Brezilya hariç, Latin Amerika eski popülaritesini kaybetti. Örneğin, geçen yıl tüm Latin Amerika’ya giden yabancı sermaye akımı yaklaşık Türkiye’ye gelen yabancı sermaye kadardı. Bu yıl Latin Amerika’ya 100 milyar dolar civarında yabancı sermaye akımı olacağı tahmin ediliyor.
Latin Amerika’da enflasyon son 3-4 yıldır yüzde 6 civarında salındığı halde, para politikası faizleri düşme eğiliminde. Avrupa’da ise enflasyon düşme eğilimindeyken, para politikası faizleri fazla değişmedi. Çin’in liderliğinde, Asya’da hem enflasyon hem de para politikası faizleri yükselme eğiliminde.