Arjantin örneği bize itibar kazandırır

1999 yılı sonunda uygulamaya konulan istikrar programı ile 2000 yılı Kasım, 2001 yılı Şubat krizlerinden sonra ve 2002 yılında IMF'nin Türkiye'ye borç olarak verdikleri paralar uluslararası çevrelerce ‘‘Türkiye'nin kurtarılması’’ (bail-out) olarak nitelendirilmişti.

İngilizce'de ‘‘bail-out’’ kelimesinin yalnızca ‘‘kurtarma’’ değil, daha çok ‘‘hak etmeden kurtarma’’ gibi bir anlamı vardır.

Türkiye, IMF'nin de, Türkiye'nin de tarihinde ‘‘çok sıkı’’ diye nitelendirilebilecek bir istikrar programı uygulamaktadır. Üç yıllık programda, her yıl için varılacak rakamsal hedefler açıkça belirlenmiştir. Kamu finansmanındaki iyileşmeleri kalıcı kılacak yapısal reformların takvimi bellidir. Bankacılığın rehabilitasyonu için yol haritası açıkça çizilmiştir. Özelleştirme programı şüpheye yer vermeyecek kadar açıktır. Özelleştirmeden elde edilecek gelirlerin tahminleri programın bir parçasıdırlar.

Programda, milli gelirimizin yüzde 6.5'i kadar bir faiz dışı fazla hedefi tutturulmaya çalışılmaktadır. Rakam çok büyüktür, büyüklüğü borç dinamiğinin 2001 krizi sonucunda çok bozulmuş olmasından kaynaklanmaktadır. Ama, Brezilya faiz dışı fazla oranını yüzde 3.5'e getirdiğinde övgüler aldığı hatırlanmalıdır. Arjantin, ‘‘yüzde 3'lük faiz dışı fazlayı belki tutturabilirim’’ diyor. Bizim uyguladığımız program, karşısında şapka çıkaracak kadar sıkıdır. Uluslararası kuruluşlara bu hatırlatılmalıdır.

ARJANTİN PROGRAMI

IMF'nin Arjantin ile uzlaştığı üç yıllık programda açık olan tek şey Arjantin'in ne yapacağı değil, IMF'nin Arjantin'e ne kadar para sağlayacağıdır.

Arjantin, IMF'ye ödemek durumunda olduğu 2.9 milyar doları ödeyemeyeceğini açıkladı. IMF panikledi. Şimdi, IMF Arjantin'e programın ilk yılında 12 milyar 550 milyon dolar vermeyi taahhüt ediyor. Bu rakam da yaklaşık olarak Arjantin'in IMF'ye 2006 yılına kadar ödemek durumunda olduğu borç tutarına eşit. Yani, IMF Arjantin'e ‘‘2006 yılına kadar bana bir ödeme yapmak zorunda değilsin’’ diyor.

Yeni program kapsamında, Arjantin, diğer uluslararası kuruluşlardan da borçlanabilme ya da borçlarını geri ödememe olanağına kavuşuyor. Arjantin, Dünya Bankası ve Inter-Amerikan Kalkınma Bankası'ndan önümüzdeki üç yıl içinde 21 milyar dolar borçlanabilecek bir konuma getiriliyor. Bu rakam da gelecek üç yıl içinde Arjantin'in resmi kredi kuruluşlarına ödemek durumunda olduğu dış borç tutarına eşit. Yani, Arjantin'in gelecek üç yıldaki dış borç yükü IMF, Dünya Bankası ve Inter-Amerikan Kalkınma Bankası tarafından paylaşılıp 34 milyar dolar civarında bir finansman olanağı yaratılıyor.

ÖDÜLLENDİRME

Sonuç çok fazla yoruma muhtaç değil. Borçlarını ödemeyenler ödüllendiriliyor. Uluslararası finans piyasasında çok kötü bir örnek oluşturuluyor. Bunun fiyatı bir gün Arjantin tarafından da, bugün Arjantin'e torpil yapanlarca da ödenir.

Bu örneklere bakarak Türkiye uygulamaya çalıştığı programı gevşetmemesi gerekir. ‘‘Borçlarını ödemeyenlerin ödüllendirildiği bir ortamda bizim borçlarımızı ödemek için sıkıntılara girip enayilik ettiğimiz’’ gibi bir düşünceye kapılmamız anlamsızdır. Aksine, programı başarıyla tamamlayıp kalıcı istikrarı yakaladığımızda, Türkiye'nin uluslararası çevrelerdeki itibarı, en azından özel yatırımcılar gözünde, bugünkünden çok daha fazla olacaktır. Arjantin örneği bizim yaptıklarımızı daha da yüceltecektir. Biz, bu gerçeği pazarlayabilmenin yollarını öğrenmeliyiz.
Yazarın Tüm Yazıları