Amerika ve Avrupa’da faiz politikası

GELİŞMEKTE olan ülkelerdeki enflasyon konusunu yarına bırakıp Amerika’da faizlerin aceleyle (ve panik içinde) yüzde 0.75 puan düşürülmesi üzerine, bugün Amerika ve Avrupa’da para politikası tepkisini tartışmak istiyorum.

Geçen hafta sonuna doğru dünya piyasalarında hava iyice bozuldu. Bir yanda, Amerikan ekonomisindeki olası durgunluğun tahminlerin de ötesinde olabileceği izlenimi güçlendi. Diğer yandan, büyük finans şirketleri geçen yılın son çeyreğine yönelik astronomik zararlar açıkladılar.

TEPKİLER

Bu hafta pazartesi günü Asya piyasaları çöktü. Bunu Avrupa takip etti. Amerika’nın tatil olması nedeniyle Amerika’nın tepkisi alınamadı. Salı günü Asya piyasaları düşmeye devam etti. Avrupa piyasaları Asya’yı takip ederken bir yandan da New York’un tepkisi tahmin edilmeye çalışıldı. Beklenti, Amerikan piyasasında hatırı sayılır bir düşüştü.

FED’in piyasalar açılmadan olağanüstü bir toplantıyla kısa vadeli faizleri yüzde 0.75 puan düşürmesi aslında Amerikan piyasasındaki olası çöküşü önlemeye yönelikti. Büyük ölçüde bu başarıldı. Benzer başarı geçen yıl 18 Eylül günü FED’in kısa vadeli faizleri yine yüzde 0.75 puan indirmesiyle de sağlanmıştı. Ardından, her faiz indirimi yeni faiz indirimlerini davet etmeye başladı. Sonuçta, grafikten de görüldüğü gibi, kısa vadeli faizler 18 Eylül 2007’den bu yana yüzde 5.25’den yüzde 3.5’e indi.

Kısa vadeli faizlerdeki indirimler ne ekonomik durgunluk beklentilerini değiştirdi ne de New York Borsası’nın düşüşünü engelledi. Borsa o tarihten bu yana yüzde 11 düştü. Ama, para politikası faizleri dünya piyasalarının yeni oyuncağı oldu. Olağanüstü toplantıyla yüzde 0.75 puan indirilen faizlerin bu kez olağan toplantıda (30 Ocak) yüzde 0.5 puan daha düşürülmesi bekleniyor. FED’in aldığı her yeni faiz kararı ekonomik birimlerce "galiba durum sanıldığından da kötü" mesajı oluyor.

Amerika’da para politikası laçka oldu ya da olmak üzere. Buna karşılık, Avrupa Merkez Bankası (AMB) çok daha kararlı bir tutum izliyor. Halbuki, asıl para piyasası sorunları Avrupa’da yaşanıyor. Avrupa’da bankalar arası para piyasası son derece gergin. Gecelik faizler dahi rekor düzeylerde. Para piyasası enstrümanları piyasalarının önemli bir bölümü kurumuş durumda. Likidite hálá büyük bir sorun. Ekonomik durgunluk beklentileri Avrupa’da da güçleniyor.

Böyle olmasına rağmen, AMB 2005 yılının aralık ayında başladığı faiz artırımlarına geçen yılın haziran ayına kadar devam etti. Kısa vadeli faizler yüzde 4’e geldi. Para piyasaları şartları faiz indirimlerini Amerika’dan çok daha fazla zorlarken, bugüne kadar AMB faizleri indirmedi. Sonuçta, kısa vadeli faiz marjı, grafikten görüldüğü gibi, 2004 yılı sonundan geçen salı gününe kadar doların lehineyken, Avrupa’nın lehine döndü.

Euro/dolar paritesindeki gelişmelere göre, AMB yakın bir gelecekte faiz indirimine gitmeye zorlanabilir. Ama, Amerika’daki gibi bu politikanın Avrupa’da da laçka olacağını beklemek çok gerçekçi olmaz.
/images/100/0x0/55eb26cbf018fbb8f8aea3aa
KORKULAR

Geleneksel olarak Amerika ekonomik durgunluktan, Avrupa enflasyondan korkar
. FED ve AMB’nın (geçmişte Alman Merkez Bankası Bundesbank) tavırları da aslında okyanusun iki yakasında bu geleneksel korkuları yansıtır.

Amerika’nın ekonomik durgunluk korkusu ekonomik durgunluğu önleyememiştir. Ama, Avrupa’nın enflasyon korkusu fiyat istikrarı içinde ekonomik büyümenin gerçekleşmesine büyük katkı yapmıştır.

Gelecek hafta bu konulara geri döneceğim.
Yazarın Tüm Yazıları