Yasası gereği, Merkez Bankası enflasyon hedefini ıskaladığında nedenlerini ve önerilerini bir mektupla hükümete iletmek durumundadır. Mektubu kamuoyu ile paylaşması gerekmektedir. IMF ile yapılan stand-by düzenlemesi çerçevesinde mektubun bir kopyası IMF’ye de gönderilmektedir.
Yılın ortasında enflasyon hedefinden ciddi bir sapma olduğuna göre, Merkez Bankası gereğini yapıp bir mektup kaleme alıp hükümete göndermiştir. Hükümet içinde Merkez Bankası’nın ilgili Bakanı Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan’dır. Dolayısıyla, mektup doğru adrese gönderilmiştir.
Bağımsız bir merkez bankasının hükümetteki bakanlarla bir işi yoktur. Kendi sorumluluk alanlarında yasal bazı düzenlemeler gerektiğinde merkez bankaları hükümeti yasal düzenlemeler konusunda ikna etmek durumundadır. Yasasının gerektirdiği hallerde ve devletin bir organı olarak merkez bankaları bilgilendirme ve görüş verme çerçevesinde siyasetçilere muhatap olurlar. Dolayısıyla, merkez bankaları hükümetin bir bakanına bağlanmazlar, bir bakan ile ilgilendirilirler.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığına siyasi otoritenin saygılı olduğu görüntüsü içinde, Merkez Bankası’nın hükümet içinde ilgilendirilmesi gereken Bakan hükümetin başı, yani Başbakan’dır. Maalesef, 59. Hükümet bu duyarlılığı göstermeyip Merkez Bankası’nı hükümet içinde bir bakan ile ilgilendirmiştir. Görüntü bozukluğu bu noktadadır. Aksi taktirde, 59. Hükümet’in kurduğu yapı içinde Merkez Bankası mektubu doğru adrese göndermiştir.
İŞİN ÖZÜ
Mektubun içeriği ise tartışmaya çok açıktır. Enflasyon, üç-beş ay evveline kadar oluşan beklentilere göre de, hedefe göre de, yüksek gerçekleşmiştir. Bu durumu açıklaması ve öneri getirmesi durumunda olan Merkez Bankası, "biz de, hükümet de her işi iyi yapıyor, ama kabahat dışarıda" diyerek işin içinden sıyrılma görüntüsü vermiştir. Bu haliyle, en azından, mektup, üzerinde iyi çalışılmamış bir çalışma görüntüsü vermektedir. Böyle bir mektup elbette muhtıra olamaz, ama şimdi de "adet yerini bulsun" yaklaşımı benimsenmiştir.
Herhangi bir iktisadi gelişmede tek kabahatli bulmak olanaksızdır. Farklı derecelerde, farklı etkenler olumlu ya da olumsuz iktisadi gelişmelere katkı yaparlar. Yılın ortasında enflasyonun hedeften ciddi boyutlarda sapması da kabahatlisi bir hayli fazla olan ekonomik gelişmelerden biri olmuştur. Merkez Bankası, kendine göre derecelendirerek tüm kabahatli tarafları yaptıkları ya da yapamadıklarıyla mektubunda açıkça dile getirmeliydi. Yasasının özü de bunu gerektirmektedir.
ÖNCE KENDİNE BATIR
Merkez Bankası’nın ekonomik gelişmeler göre gösterdiği tepkiler ve kamuoyu önündeki çıkışları bağımsızlığının ve itibarının en önemli güvencesi ve kaynağıdır. Merkez Bankası ekonomik gelişmelere vereceği doğru ve zamanında tepkilerle bağımsızlığını elde edip koruyabilecektir. Aynı şekilde, para politikasındaki itibarını Merkez Bankası ekonomik gelişmeler karşısında kamuoyu önündeki çıkışlarıyla elde edebilecektir.
Bu alandaki eksiklikler ya da suskunluklar Merkez Bankası’nın bağımsızlığını da, para politikasının itibarını da zedeler. Gerçek bağımsızlık ve kamuoyu önündeki itibar yasalarla ne oluşturulabilir ne de garanti edilebilir. Bunu davranışlar belirler.
Bu açıdan, Merkez Bankası önce öz eleştiri yapmalıydı. Merkez Bankası’nın hatası kendine göre toplam içinde küçük de olsa, Merkez Bankası önce çuvaldızı kendine batırmalıydı. Sonradan da, iğneyi genel makro ekonomik idareye ve dış piyasalara batırmalıydı. Çünkü, enflasyonun hedeften şaşması durumunda, "Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir" cümlesi önce Merkez Bankası’nın ne yapıp ne yapmadığını sorgulatır. Riskler dışarıdan da gelse, riskleri sıralamak durumu kurtarmaz. Beklenen, oluşan risklere karşı gerekli önlemleri almaktır.