IMF ile niyet mektubunun genel hatları hakkında mutabakata varıldı. Ama, gözden geçirmenin IMF Yönetim Kurulu’na girmesi Aralık ayında planlanıyor.
O halde, Türkiye’nin bugünden aralık ayına kadar atacağı bir takım adımlar olacak. Toplantıya kadar bu adımların atılması bekleniyor.
Bu adımlar atıldığında, niyet mektubunda "bunları yaptık, şunlar için yasal düzenleme gerektiğinden tasarı Meclis’e sunuldu" gibi cümleler kullanılabilecek. O taktirde de, IMF Yönetim Kurulu ekim ayı sonunda tamamlanan gözden geçirmeyi onaylayıp programlanan kredi diliminin serbest bırakılmasına karar verebilecek.
KAMU FİNANSMANI
2007 yılı ekonomik programını yapmakta ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Sıkıntıların önemli bir bölümü kamu finansmanında, yürürlükteki mevzuat çerçevesinde, tasarruf yapılabilecek alnın neredeyse kalmamış olmasından kaynaklanıyor.
Kamu sektörü enflasyon kadar zam vererek maaşları ödemek durumundadır. Kamuda ciddi bir istihdam reformu yapmadan bu kalemde tasarruf yapmanın olanağı yoktur. Aksine, seçim yılı olması nedeniyle, "geçici işçi" statüsündekileri çalışanları kadrolu yaparak kamu sektöründeki istihdamı kalıcı bir biçimde artırmak söz konusu olabilecektir.
Faiz harcamalarından tasarruf yapmak olanaksızdır. İçinde yaşanan konjonktürde faizlerin hatırı sayılır bir biçimde düşüp faiz harcamalarında tasarruf yapılabileceğini iddia etmek ciddiyetten uzaktır. O halde, piyasa şartlarında oluşan faizlerin ima edeceği faiz harcamalarını kabullenmekten başka bir çare yoktur.
Sosyal güvenlik sistemi iktisadi açıdan çökmüş bir durumdadır. Toplam bütçe harcamalarının yüzde 15’inden büyük bir bölümü ve faiz dışı harcamaların yüzde 20’si sosyal güvenlik kuruluşlarının açıklarına gitmektedir. Yapılmış ve yapılacak her türlü reform kısa dönemde bu gerçeği değiştiremeyeceği gibi, önümüzdeki dönemde her yıl bu kalemdeki harcamalar otomatik olarak artmaya devam edecektir.
Sorunun bir kısmı yine sosyal güvenlik sisteminden kaynaklanan, sağlık harcamalarının önlenemez yükselişidir. Hesapsız bir biçimde uygulamaya konan "yeşil kart" sisteminin ekonomik maliyeti yeni yeni ortaya çıkmaktadır.
Bunlar kamu finansmanına yönelik sorunlardır. Bu sorunların kısa dönemde çözümü devletin ancak daha fazla gelir elde etmesiyle olabilecektir. Bu alanda da sınırlara yaklaşılmış görünmektedir. Dolaylı vergilere yüklenerek gelir artırımı giderek uygulanabilir olmaktan çıkmaktadır. Katma değer vergisindeki tahsilat performansı bu konuda alarm vermektedir. Kamunun ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatlarını artırmak bir başka kaynak kapısıdır. Ama, bütün bunların enflasyon görüntüsünü alt-üst etme riski vardır. Bu ikilem içinde, önümüzdeki yıl zamlardan ve dolaylı vergilerin artırılmasından başka çözüm de görünmemektedir.
MAKRO DENGE
Konunun bir de makro ekonomik boyutu vardır. Cari işlemler açığının yükselişini kontrol etme ihtiyacı her yıl biraz daha artmaktadır. Bu sorunla mücadelenin en etkin yolu kamu ve özel kesim tasarruflarını artırmaktan geçmektedir. Kamu sektörü, bırakın tasarrufları artırmayı, otomatik mekanizmalar yoluyla tasarruf açığını artırma eğilimine girmiştir. Bütçe açığının 2006 yılında 3 milyar YTL olacağı tahmin edilirken, 2007 bütçe tasarısı açığın 16 milyar YTL’yi aşacağını öngörmektedir.
Önümüzdeki resim enflasyonun düşürülmesi, hatta bu düzeylerde tutulabilmesi açısından önemli bir tehdidin varlığını göstermektedir. Tehdidin azaltılması kamu finansmanında yaşanan katılıkların çözülmesi yoluyla olabilecektir. Bunun anlamı "oyunun kurallarının" değişmesidir. Aksi taktirde, kamu finansmanındaki katılıklar ekonomik istikrarsızlığı yeniden davet etme yönünde otomatik mekanizmalar oluşturmak üzeredirler. 2007 yılının iktisadi açıdan zor bir yıl olacağı buradan kaynaklanmaktadır.