HAFTANIN başından bu yana 2007 yılında enflasyon, cari işlemler dengesi ve kamu finansmanı açısından yaşanacak zorlukları vurguladım.
Hem enflasyonun düşürülmesi hem de cari işlemler açığını makul düzeylere çekmenin gereksinmelerinden söz ettim.
Sürdürülebilir büyüme ve kalıcı fiyat istikrarı açısından kamu finansmanında esnekliklerin olmaması sonucunda yalnızca gelir artırıcı yaklaşımlarla kamu finansman dengesinin makul sınırlarda tutulmasının zorluklarını sıraladım. Bütün bu zorlukları en iyi özetleyen resim Türkiye ekonomisinin genel dengesindeki son yıllarda gözlenen eğilimlerdir.
ÖZEL KESİM BOZULDU
Grafikte kamu ve özel kesimde (hane halkları dahil) tasarruf dengesinin (toplam tasarruflarla toplam yatırımlar arasındaki fark) milli gelire oranları ile bunların toplamı olan cari işlemler dengesinin milli gelire oranı verilmektedir.
2001 yılından bu yana özel kesimin tasarruf dengesindeki fazla hızla erimiştir. Sonuçta, 2004 yılından bu yana artan bir biçimde eksiye dönmüştür. Yani, özel sektör giderek tasarruflarının çok üzerinde yatırım yapmaya başlamıştır. Daha ayrıntıya inildiğinde, özel kesimin tasarruflarının milli gelire göre azaldığını, buna karşılık yatırımlarının milli gelire göre arttığını görmekteyiz. Hatta, 2003 yılından bu yana özel kesimin reel harcanabilir geliri yüzde 11 artmışken, tasarrufları reel olarak yüzde 25 düşmüştür.
Aynı dönemde, kamu kesimi tasarruf dengesindeki açık hızla kapanma sürecine girmiştir. 2006 yılında ilk kez kamu tasarrufları kamu yatırımlarını aşmıştır. Kamu kesimi tasarruf dengesi milli gelirin yüzde 0.4’ü kadar küçük bir fazla vermiştir.
Özel kesimin tasarruf dengesinin bozulması kamu kesiminde görülen tasarruf dengesindeki düzelme ile kapatılamamıştır. Bu nedenle de, Türkiye ekonomisi 2001 yılından bu yana milli gelir içinde artan bir cari işlemler açığı vermeye başlamıştır.
2005 ve 2006 yıllarına daha yakın bakıldığında, 2005 yılında gerçekleşen cari işlemler açığının milli gelir içindeki payının programlanandan daha düşük olduğu, ama 2006 yılında gerçekleşme tahmininin programlanandan çok daha büyük olduğu görülmektedir. 2005 yılındaki sapmanın en büyük nedeni kamu kesiminin programlanandan daha iyi performans göstermiş olmasıdır. Buna karşılık 2006 yılındaki sapmanın nedeni, kamu dengesi yine programlanandan daha iyi performans gösterdiyse de, özel sektördeki tasarruf dengesi bozulmasının çok daha sert olmasıdır.
Sonuçta, 2005 yılında cari işlemler açığının milli gelir içindeki payı programlanan yüzde 7.1 yerine yüzde 5.5’de kaldığı, 2006 yılında ise yüzde 7 yerine yüzde 8.2 olacağı tahmin edilmektedir. Bu tahmin de düşük görünmektedir.
NE OLACAKTIR?
2007 yılında ne olacaktır? Devlet kamu sektörünün tasarruf dengesinin bozulacağını programlamaktadır. Kamu kesimi tasarruf dengesinin 2006 yılında milli gelirin yüzde 0.4’ü kadar fazla verirken 2007 yılında yüzde 1.3 kadar açık vermesini programlamaktadır. Özel kesimde ise tasarruf dengesinin düzeleceği düşünülmektedir. Özel kesimin tasarruf açığının 2006 yılında milli gelirin yüzde 8.6’sından gelecek yıl yüzde 6.5’ine azalması öngörülmektedir. Yani, eskiye dönüş söz konusudur. Kamu kesimindeki bozulma özel kesim tarafından kapatılacaktır. Sonuçta, cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 8.2’den yüzde 7.8’e düşeceği programlanmaktadır. Bu arada da ekonomi reel olarak yüzde 5 büyümeye devam edecektir.
Ne olacaktır da, özel kesim tasarruf dengesini düzeltecektir?
Kurlar mı fırlayacaktır? Merkez Bankası faizleri şaşırtıcı bir biçimde artıracak mıdır? Beklentiler bozulup özel kesim tüketimi ve yatırımları mı azalacaktır?
Bu soruların yanıtları 2007 yılının zor geçeceğinin işaretlerini vermektedir. Bu gelişmeler uzun süredir şaka yollu dile getirilen "sürdürülebilir dengeler için beklentilerin bozulması gerektiği" görüşünü destekler niteliktedir.