2007 yılı hem Avrupa Birliği hem de Japonya için zor bir yıl oldu. İkisinin de büyüme sorunları var. İkisi de artan enflasyon baskısıyla mücadele etmek istiyorlar.
Amerika’da patlayıp diğer gelişmiş ülkeleri de etkileyen konut kredileri krizi özellikle Alman ve Japon bankalarını olumsuz etkiledi. Oluşan likidite kıtlığı Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve Japon Merkez Bankası’nın (BoJ) piyasalara likidite pompalamasına neden oldu.
Her iki merkez bankası da enflasyon baskısıyla mücadele edebilmek için kısa vadeli faizleri yükseltme eğilimindeydi. Likidite kriziyle beraber bu süreç durdu. Amerika gibi kısa vadeli faizleri düşürmediler. Ama, artırmaya devam da etmediler.
JAPONYA
Japonya’da enflasyon onların ölçüsünde yılın ikinci yarısında kıpırdanmaya başladı. Ama, yıllık bazda enflasyon sıfır denebilir. Petrol ve diğer hammadde fiyatlarındaki artış Japon ekonomisinde fiyatları etkileyen en önemli unsur. BoJ görüşüne göre, önümüzdeki dönemde de enflasyondaki kıpırdanış devam edecek gibi görünüyor.
Japonya’da ekonomik büyüme yıllık bazda şimdilik yüzde 1’in altında. Ekonomik büyümenin önemli bir bölümü net ihracattan geliyor. İç talep zayıf. İhracattaki artış Asya ekonomilerindeki yüksek büyümeden kaynaklanıyor. Eskiden Japonya, Çin ve Güneydoğu Asya ekonomilerini sürüklerdi. Şimdi, Çin ve Güneydoğu Asya ekonomileri Japonya’nın büyümesine katkı yapıyorlar.
Japonya’da iç talepteki durgunluğun önemli nedenleri olarak konut inşasındaki hızlı düşüş ile kamu yatırımlarındaki azalma görülüyor. Makro ekonomik açıdan, konut kredileri krizi Amerika’dan sonra en fazla Japonya’yı vurdu. Ekonomik büyümenin tamamen durabileceği endişeleri giderek artıyor. Bu şartlarda, BoJ’un faiz artırımına gitmesi beklenemez.
AVRUPA
Avrupa Birliği’nde ekonomik büyüme Japonya’dan çok daha iyi. AB-27’de ekonomik büyüme yıllık yüzde 2.5 civarında seyrediyor. Euro Bölgesinde de yıllık büyüme yüzde 2.6 civarında. AB’de büyümenin yeknesak olduğu söylenemez. Örneğin, Fransa ve İtalya gibi AB’nin büyük ülkelerinde büyüme yüzde 1-2 civarında. Almanya’da büyüme yüzde AB-27 ortalaması civarında. AB’nin büyük ekonomileri içinde büyümede en başarılı ülke Almanya denebilir.
Buna karşılık, AB’nin küçük ülkeleri diğer bölgelerdeki gelişmekte olan ülkeler gibi hızlı büyüyorlar. Ekonomik büyüme yıllık bazda İrlanda’da yüzde 5’in üzerinde, Litvanya’da yüzde 10’a yaklaşıyor, Latvia’da yüzde 11’in üzerinde, Slovakya’da yüzde 9 civarında.
Son verilere göre, AB’de enflasyon artış eğiliminde. Enflasyon AB-27’de yıllık bazda yüzde 3.1’e ulaşırken, Euro Bölgesi’nde enflasyon yıllık yüzde 3 oldu. Halbuki, geçen yılın aynı döneminde enflasyon AB-27’de yüzde 2.2, Euro Bölgesi’nde yüzde 1.9 olmuştu.
Enflasyonda da yeknesak olmayan bir görünüm söz konusu. Almanya’da enflasyon yıllık yüzde 3.3’e fırlarken, Fransa ve İtalya’da yüzde 2.6 civarında, ama artış eğiliminde. Buna karşılık, yıllık enflasyon Bulgaristan’da yüzde 11’i geçerken, Latvia’da yüzde 14 oldu. Aday ülkeleri de dahil edersek, Türkiye AB ülkeleri içinde enflasyonu en yüksek olan üçüncü ülke konumunda.
Bu şartlarda, kısa vadeli faizleri artırmayı durduran AMB’nın likidite şartları izin verdiğinde yeniden faizleri artırmaya başlaması beklenebilir. Avrupa’da bir süre daha yükselen enflasyon ve düşen büyümeyi gözlemek şaşırtıcı olmayacaktır.