Paylaş
Bu kapsamda da, geçtiğimiz günlerde TOFAŞ’ın basketbol salonuna çok güzel bir “Engelsiz Tribün” inşa ettiler. Türkiye’de ilk kez bir basketbol salonunda engeller kalkarken, haliyle aklıma ilk gelen soru, “Ankara’da neden böyle bir şey yapılamıyor?” sorusuydu.
* * *
4 Aralık’ta TOFAŞ-Fenerbahçe maçıyla açılışı yapılan tribünün çıkış noktası ise, engellilerin ulaşımına uygun olarak inşa edilen spor salonuna ulaşabilen engelli taraftarların pota arkasından güvenilir olmayan alanlarda ve refakatçilerinden ayrı bir şekilde maçı izlemek sorunda oluşlarıydı.
Daha sonra bu tribünün hikâyesi, 33 yıldır TOFAŞ taraftarı olan Alper Şirvan’ın da rol aldığı reklam filmiyle daha geniş kitlelere ulaştı.
* * *
Engelsiz Tribün’deki ilk maçında yaşadığı sevinci şöyle anlatıyor Şirvan:
“Daha önce refakatçiyi arkadaki tribüne almak istiyorlardı. Refakatçiyle gelmenin bir esprisi olmuyor o zaman işte. Ama şimdi yeni yapılan bu tribünde refakatçiler de engellilerle bir arada olacağı için daha güzel bir ambians olacağına inanıyorum. Seyir imkanı iyi değil diye gelmeyen basketbolsever engelli arkadaşlarımızın da maçlara daha çok gelmek isteyeceklerini düşünüyorum.”
* * *
Evet, Bursa’daki engelsiz tribünün hikâyesini dinleyince ilk aklıma gelen de Ankara’da böyle bir tribünün eksikliğiydi. Ankara’yı Basketbol 1. Lig’inde
Türk Telekom, TED Ankara ve Mamak Belediyespor olmak üzere üç takım temsil ediyor. Türk Telekom ve TED Ankara maçlarını Ankara Arena’da oynarken, Mamak Belediyespor da, Mamak Belediyesi’nin 2014 yılında ilçeye kazandırdığı 5 bin kişilik modern spor salonunda oynuyor.
* * *
Maalesef bu iki spor salonunda da böyle bir engelsiz tribün bulunmuyor. Halbuki, istense Türkiye Basketbol Federasyonu, en azından Ankara Arena’ya böyle bir tribün kazandırabilir. Üstelik, bu tribünün maliyeti sponsor beklenecek kadar yüksek de olmasa gerek. Diğer yandan aynı şekilde Mamak Belediyesi de, kendi sahasına engellilerin maçlarını refakatçileriyle birlikte izleyebileceği bir engelsiz tribün kazandırabilir.
SPOR SADECE O YENDİ BU YENDİ DEĞİL
Bu arada Alper Şirvan’ın sporda şiddetin bir türlü önlenemediği tribünlere de çok güzel bir mesajı var: “Maç günlerinde büyük bir heyecan içerisinde oluyoruz. Tabii maça gideceğiz, oradaki atmosferi yaşayacağız. Basketbol maçlarına 83 yılından beri gidiyoruz. Babamın kucağında gidiyordum o zamanlar. Spor müsabakası sadece o yendi, bu yendi, şu skor oldu bu skor oldu değil, oradaki heyecanı yaşamak. Güzel hareketlerden zevk alabilmek önemli.”
HADİ BAKALIM ANKARA'DA NE YAPACAKSIN
20 yıl önce İstanbul Kuleli Askeri Lisesi’nde bir İngilizce öğretmeni, şehri gezdikçe yeni yerler gördükçe, keşfettiklerini öğrencilerine de aktarmak istiyor ve Gezi Kulübü kuruyor. Arkadaşı Deniz Özbeyli ile birlikte her hafta lisede geziye katılacaklar için boş bir liste asıyor ve geziye katılmak isteyenler o listeye ismini yazıyor. Daha sonra o kadar talep geliyor ki, listeyi sınırlamak zorunda kalıyorlar.
* * *
5 yıllık sürecin ardından o öğretmenin İzmir Maltepe Askeri Lisesi’ne tayini çıkıyor. Aynı şekilde iki yıl boyunca öğrencilerine İzmir’i gezdirdikten sonra, Ankara’ya Kara Harp Okulu’na geliyor ve arkadaşları, “İstanbul’da İzmir’de gezilecek yer çoktu, bakalım Ankara’da ne yapacaksın?” diye soruyor. O öğretmen, hemen gezilerine başlıyor ve bir süre sonra o kadar çok gezilecek yer keşfediyor ki Ankara’da gördüklerinden ve incelemelerinden “Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in Açık Hava Müzesi” adında bir kitap ortaya çıkıyor.
* * *
O öğretmen, şu anda Ankara’yla ilgili beşinci kitabını hazırlayan ve Hürriyet Ankara’da geçen hafta ilk yazısı çıktıktan sonra bugün de St. Petersburg Meydanı’yla ilgili yazısını okuyacağınız Dr. Necati Yalçın.
Okudukça, “Ankara’da böyle bir yer mi varmış, buradan her gün geçip gidiyorduk da bu hikâyesini bilmiyorduk” diyeceğiniz o kadar çok yer keşfedeceksiniz ki; şimdiden Yalçın’ın yazılarını dikkatle takip etmenizi tavsiye ediyorum.
Paylaş