Enis Berberoğlu: Zorunlu tersine göç






Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

YEREL ve tekil kriz öyküleri artık yerini toptancı tespitlere bırakıyor... Yan sanayici işadamı Çerkezköy'deki son durumu aktarıyor:

‘‘İşyerlerinin üçte biri kapanınca veya üretimi durdurunca istihdamda azalma başladı. En çok Güneydoğu'dan ve Doğu'dan göçle gelenler etkilendi... Birileri oturup hesaplamış, 2 bin-2 bin 500 aile memleketlerine geri dönmek zorunda kalmış bugüne kadar... Bir o kadar aile de okulların kapanmasını bekliyor, tatille birlikte yola çıkacak...’’

2 binden fazla aile... Hem de Güneydoğu ve Doğu geleneğine uygun muhtemelen kalabalık aile... 15 bin kişiden az değildir herhalde.

Yıllardır tersine göç, köye dönüş projeleri konuşulur...

Ama ekonomik kriz nedeniyle zorunlu tersine göç...

Dileriz soysal ve siyasi sonuçlar doğurmaz.

*

Tahtakale'den ayrılmadığı için piyasanın nabzını rakiplerine göre daha yakından izleyen diğer bir işadamı ithalat yoluyla haksız rekabetten yakınıyor:

‘‘Çin mallarının resmi ithalat rakamı bir milyar doları biraz aşıyor... Ama bu malların girdiği gümrük kapıları ilginç... İstanbul Haydarpaşa'dan veya İzmir'den değil, Urfa'dan, Gürbulak'tan giriş yapıyorlar. İddia ediyorum ki özellikle Çin kökenli mallarda resmi ithalatın kat kat üstünde miktarda kaçak giriş var. Türkiye yıllardan beri hayali ihracatı tartışır, ama asıl tehlike hayali ithalattır... Resmi ithalat rakamına en az 7 milyar dolar eklemeniz lazım.’’

*

Devlet Bakanı Kemal Derviş yılbaşından nisan ortasına kadarki dönemde ihracatta geçen yıla göre yüzde 10'luk artış yaşandığı müjdesini verdi...

Ne var ki Gümrük Müsteşarı Nevzat Saygılıoğlu biraz temkinli:

‘‘Gürbulak'taydım... Döviz kurlarındaki artışın yarattığı avantajdan yararlanma ve taahhütleri kapatmak adına o kapılarda yine hayali ihracat zorlanıyor. O kadar çok sinyal geliyor ki... Araç kuyrukları 5-10 kilometreyi buldu...’’

‘‘Neden Gürbulak?’’ sorusunun yanıtına gelince...

Saygılıoğlu açık konuşuyor:

‘‘Altyapı koşullarının kötülüğünden ve personel sayısının azlığından yararlanmak isteyenler var. Gürbulak Kapısı'ndaki görevlilere 'İhracatı hızlandırın, özellikle ithalatı biraz daha dikkatli değerlendirin' direktifi verdim.’’

Demek ki Tahtakaleli işadamının piyasa gözlemlerine dayalı endişeleri resmi makamlarca da paylaşılıyor.

*

Yüksek kur artışı ile hayali ihracat arasındaki ilişki Türkiye İhracat Meclisi (TİM) resmi yayın organı İhracatta Görünüm Dergisi'ndeki rakamlarda da ortaya çıkıyor...

1998 yılında yapılan bin 920 incelemede 7.6 trilyon liralık ihracat işlemine bakıldı, yüzde 11.96'sının hayali olduğu saptandı. 1999 yılında bin 325 dosyada 21 trilyon lira tutarındaki ihracat işlemi mercek altına alındı, hayali işlem payı yüzde 37.60, yani üçte birden fazla çıktı.

Kurların enflasyonun altında seyrettiği 2000 yılında ise incelenen işlem miktarında rekor kırıldı. 370 trilyon liralık ihracat incelendi ve hayali ihracat payı sadece yüzde 1.65 olarak saptandı ki bu da olumlu yönde ayrı bir rekordu.

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘14.3 milyar dolar geliyor diye millet bir anda havalara büründü. Yani dışardan 50 milyar dolar gelse göklere uçacağız. Bu 14.3 milyar dolar, birike birike yüz bilmem kaç milyar dolara yükselen borcumuzun üstüne eklenmeyecek mi? Yıllar öncesinde çocuklarımızın borçlu doğacaklarını söylerdik. Şimdi torunlarımızın çocuklarına borç bırakıyoruz. Allah kısmet ederse onlar da ödeyecekler. O halde borcumuz arttıkça neden seviniyoruz? 14.3 milyar dolar kesinleştiği anda borsa yükseldi. Peki borsadaki şirketler bu ekonomik krizden etkilenmemişler miydi? İlerki aylarda birçok şirket daha beter krize girecek gibi değil mi? Ne oldu, bütün fabrikalarımız bir anda üretimi arttırıp kára geçtiler ve Türkiye düzeldi mi ki borsa yukarı fırladı? Ben mi çok safım? Birtakım insanlar mı çok uyanık? Millet mi çok enayi? Ne olur beni aydınlatın. Özür dilemeye hazırım.’’ (Emre SÖNMEZGİL)

‘‘Sayın Kaptanoğlu'nun kendi sözlerini kullanarak şöyle bir yanıt vermek istiyorum. ‘Ülkemizin yabancı işçi, memur, mühendis, doktor vb. çalışanlara döviz kaptırmaması için milyonlarca insan üç kuruş paraya bu ülke sınırları içinde çalışmaktadır. Geçtiğimiz üç yılda yaşanan kriz döneminde ailelerimizin ayakta durabilmesi bakımından temin edilecek ve ülkemizin milyonlarca ailesini içerecek şekilde Emlak Bankası'ndan döviz kredisi verilmelidir. Yurdumuzun belkemiğini oluşturan, bu memletin havası suyuyla yoğrulmuş yaklaşık 15 milyon aileyiz. Bu çerçevenin dışındakiler ‘yüz aile' ya vardır, ya yoktur. Milli çalışanlarımızın yine dünya koşullarına uygun yaşam koşullarına kavuşabilmesi için atılacak adımlara destek vereceğinize inanıyoruz.’’ (Cemal ESEN)

Yazarın Tüm Yazıları