ANKARA YİMPAŞ haberleri Başbakan’ı kızdırdı, hükümete yakın medyayı rahatsız etti.
Demek ki hükümet ve medyası ya bu konuda hiç haber çıksın istemiyor.
Veya yaygın basındaki haberlerde amacını aşan kasıt arıyor, tavır alıyor.
Güzel, madem ki bu kadar ısrarcılar, o zaman sözü kendilerine bırakalım.
Hükümeti destekleyen medyada son 5 yılda kaç tane Yimpaş haberi çıktı sayalım.
Sitelerindeki arama sonuçlarına göre, Yeni Şafak’ta 97, Zaman’da yüzlerce haber var.
Çok azı Yimpaş’ın küçük ortaklarının paralarını alamaması ve takip eden krizle ilgili.
Yeni Şafak 12, Zaman 15 haberde bu meseleye değiniyor.
Gerisi mağaza açılışı, tören, maç haberi.
Ezcümle, hükümet Yimpaş’la ilgili tek adım atmıyor, destekçisi medya sessiz kalıyor.
Üstelik bir de Yimpaş rezaletini yazanlara çamur atılıyor.
Neden bu asabiyet?
Çünkü Yimpaş aslında bir töre cinayeti.
Kol kırılsın, yen içinde kalsın...
On binlerce yatırımcının mağduriyeti duyulmasın, saklansın isteniyor.
* * *
Başlığa ilham veren cümle, İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Buğa ile sohbetten çıktı.
Seyit Buğa, 1990’larda yükselen yeşil bankerliğe hep kuşkuyla baktı, açıkça eleştirdi.
Dün telefonla konuşurken o dönemi, "sahtekár ile tamahkárın ortak eseri" diye tarif etti.
İttifak Holding Başkanı, Zaman’la aynı bünyede yayımlanan Aksiyon Dergisi’nin 1999 yılında yaptığı kapak haberde yeşil bankerlerin yaklaşan sonunu açıkça ilan etti, uyardı.
Peki aradan geçen sürede neden kimse önlem almadı?
Seyit Buğa’ya göre, "çatışmacı zihniyet" yüzünden. Buğa ekliyor: "Namus cinayeti diye bir kavram bile uydurduk. Ne dine münasip, ne de insanlığa... Ama var işte böyle bir kavram."
* * *
İslami etiketle para toplanmasını en şiddetli eleştiren isimlerden birisi de AKP Tokat Milletvekili Resul Tosun. Tosun, 1999 yılında Milli Gazete’deki köşesinde "yakında batarlar" diye yazdı. Tosun bugün o yazıyı hatırlarken, "2-3 yıl ömür biçtim, daha kısa sürdü" diyor.
Resul Tosun’a göre, Yimpaş’ta çözümsüzlüğün iki ana nedeni var:
1) Mal varlığı karşılar ama:
Yatırımcı kár payını değil ana parasını istiyor. Yoksa Yimpaş’ın mal varlığı, borcunu karşılar.
2) Suç yeri yurtdışı:
Paranın toplandığı, kayıtdışı havalelerin yapıldığı coğrafya yurtdışı.
Peki aklına hiç çare gelmiyor mu? Aslında tamamen kişisel bir fikri var:
- Uzan yasası gibi bir düzenlemeyle mallara el konulup borç ödenebilir.
Sahi, Dursun Bey’in soyadı Uyar değil de Uzan olsaydı...
İki harf farkla süreç farklı işler miydi acaba, insanın aklına gelmiyor değil.
* * *
Yazının akışındaki çelişkiyi herhalde fark ettiniz. Dün Yimpaş konusunda kamuoyunu haklı olarak uyaranlar, aktardığımız bir-iki istisna dışında bugün sessiz. Konuşana da kızılıyor.
Acaba "Biz üzerimize düşeni yaptık" rehavetini mi yaşıyorlar.
Yoksa "Dün hükümet farklıydı, bugünse iktidardayız" diyerek sorunu yok mu sayıyorlar.