Paylaş
DÖVİZ kurundaki gerilemeyi doğru analiz için teknik koşulları ve orta vadeli bazı beklentileri dikkate almak zorunludur.
Teknik açıdan dünkü piyasalarda Merkez Bankası'nın yön verici işaretlerle kılavuzluk işlevi belirleyici oldu. Döviz alım ve satım ihalelerinde 1 milyon 150 bin liralık kotasyon, Merkez Bankası'nın kurda çok hızlı düşüşü kabul etmeyeceğini ilanı anlamına geldi.
Orta vadeli beklentilere gelince:
1) Yabancı bankalar programa dış desteğin açıklanacağı hafta risk almak istemedi. Geçen cuma günü döviz varlıklarını yüksek kurdan bozup Türk Lirası'na geçti. (Kur çok düşerse yeniden dövize dönebilirler.)
2) İç borcun bir bölümünün dövize çevrilmesi operasyonu amacıyla kur tespiti sorun olmaya devam ediyor. Bankalara ayrı, vatandaşa farklı kur ilan edilemez. Dolayısıyla döviz kurundaki gerileme bankaların işine yarıyor. Kur yeterince düştüğü zaman bankaların TL alacakları karşılığında Hazine'nin vereceği döviz káğıdı miktarı artıyor.
* * *
Ekonomik parametrelere göre, dövizdeki kontrollü düşüşün bir süre daha devamı mümkün gözüküyor. Ama ne yazık ki hükümetin geleceğine ilişkin siyasi endişelerin dövizdeki dalgalanmaya olumsuz etkisi, ekonomik faktörlerden çok daha ağır basıyor.
İstanbul iş dünyası hayal ile kábus arasında gidip geliyor.
Düne kadar geçerli hayali senaryo, Başbakan Bülent Ecevit'in koltuğunu 28 Nisan'daki DSP kurultayında Kemal Derviş'e bırakacağı yönündeydi. Derviş'in TV temsilcilerine ‘‘Siyaset yarının işi değil’’ açıklaması, bu ham hayal beklentiyi erken boşa çıkardı.
Böylece kaldı geriye kábus senaryosu... Yine işadamlarına ulaşan duyumlara göre, MHP yönetimi Kemal Derviş'in ekonomik programının başarı şansını son derece düşük buluyor. O yüzden batan gemiyi erken tahliye planları yapıyor, kabine revizyonuna karşı çıkıyor. Dolayısıyla kabineyi yoldan çıkaracak patlak tekerin MHP olması ihtimali yükseliyor.
* * *
Kemal Derviş'in ekonomik programının geleceği, sürdürülebilir iç borç yönetimine bağlı. Çünkü bu yılki borç, anapara ve faiz ödemelerine kamu+fon bankaları operasyonu maliyeti eklendi, stok rakamı ikiye katlandı.
O yüzden faizlerin çok yükselmemesi ve kısa vadeli sermaye akışının hızlanması, en önemli parametreler kategorisinde izleniyor.
Global Menkul Değerler Yurtdışı Kurumsal Satış Direktörü İmregül Gencer yabancı yatırımcıların nabzını en iyi tutan isimler arasında sayılır.
Gencer'e ekonomik programla ilgili gelen ilk dış tepkileri aktaralım:
1) Kemal Derviş uluslararası saygınlığı olan bir isim. Açıkladığı programda çözüm aradığı sorunlar on yıldır Türkiye'de ve dış álemde piyasa profesyonellerinin yakından bildiği/izlediği dosyalar. Dolayısıyla ‘‘sürpriz yok’’ türü değerlendirme doğru fakat haksız yorumdur.
2) Ne var ki Derviş'in 40 gün içinde öncelikli sorunları tespiti ve program dahilinde tedavi önermesi gerekli, ancak yeterli değildir. Önemli olan halkın bu sorunların ciddiyetine vakıf olmasıdır. Siyasetçilerin aynı hataları tekrarlama cesaretinin kırılmasıdır.
3) Bugüne kadar Türkiye'ye káğıtta kalan çok program için fazlasıyla kaynak aktardık. Artık lafa değil icraata yatırım yaparız. TBMM çalışıp yasaları çıkarsın, yapısal reformlar gerçekleşsin, sonrasına bakarız.
* * *
İmregül Gencer'in beklentisine göre kısa vadeli sermaye hareketlerinde önce yüksek riski/getiriyi seven yabancı fonlar devreye girecek: ‘‘Eskiden örneğin on dolar koyup bir dolar kazanıyorlardı. Şimdi belki de bir dolar koyup bir dolar veya fazlasını alacaklar. Kayıp riski az, getiri ihtimali çok yüksek...’’
Yeni programın gözde sektörleri -eğer ihracat temposu yakalanırsa- tekstil ve turizm olacak... Ne var ki Gencer, ‘‘Sokak hareketleri turist kaçırır’’ diye haklı olarak uyarıyor.
* * *
Özetle, yabancılar da zaten bildiğimizi anlatıyor: Kolay kurtuluş yok.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Son on yıla bakın. Kur zaten biz istemesek de dalgalanıyor. Elbette her şey gibi dövizin de fiyatı artacak. Parayı basmayacak koşulları oluşturun. O zaman döviz niye uçup gitsin ki? Döviz suni yöntemlerle kontrol edildiği zaman, kişiler/kuruluşlar üretmeden tüketime yöneliyor. Bu rezervler çoğunlukla borçlanmayla oluşturuluyor. Rezervler çöktüğünde buna güvenerek borçlanan kişi ve kuruluşlar perişan olmaktadır. Bu yöntemin bir daha gündeme gelmemesi için kamuoyu oluşturulması zorunludur. Günlük çözümler üretmeyelim. Unutmayın ki bu ülke otuz yıldır günlük reçetelerle idare ediliyor. Bizi bir yere taşıyabiliyor mu?’’ (A.C)
Paylaş