Paylaş
PASLI çarklarına, hantal yapısına bakıp da bu ülkenin hukuk sistemini hafife almak büyük cehalettir.
Asırlık gelenek tıpkı yalama vidayı sıkıştırmak için arada boş yere dönen tornavida misali işler... Vida uygun yuvayı bulduğunda kendisini kral sanan saray soytarıları adliye koridorunda külotsuz kalıverir...
Meslek icabı son 20 yılımızı çok sayıda hırsız-uğursuzu takiple geçirdik... Sanmayın ki küçük bir ordudan söz ediyoruz... Tam tersine eğer binlerce dosyada kayıtlı ismin ne kadarının irtibatlı olduğunu bilseniz eminim şaşırırsınız. Bu büyük ülkeyi bir avuç ahbap çavuşla idareye azimli zihniyet hırsız kadrosunu da kontrol altında tutar... Susurluk katillerinden banka hortumcularına, hayali ihracatçılardan otoyol gaspçılarına kadar uzanan yelpazede rastlanan kan bağı tesadüf değil örgüt izidir...
* * *
Yılanın başı yakın tarihte ezilince hukukun çarkları daha mı hızla dönmeye başladı bilinmez... Ama son iki günde Ankara-New York ekseninde yaşananlar bir süredir yakından izlediğimiz hukukun karşı devrimine işarettir. İşadamı Cavit Çağlar'ın Egebank ve Etibank soruşturmaları çerçevesinde New York'ta yakalanması ile Hazine eski Müsteşarı Selçuk Demiralp'in DGM'de bilgisine başvurulması ilk bakışta bağlantısız gözükmekle birlikte yakından ilişkilidir...
Hukuk banka vurgunlarında siyasetin kapısını çalmaktadır.
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel Egebank soruşturması sırasında herkesin bildiği sırra ışık tutmak istedi. Bazı bankalarda usulsüzlüklere rastlandığı Hazine Murakıp raporlarında açık seçik yazılı olduğuna göre neden zamanında, gerekli işlem yapılmamıştı?
Geçen kasım ayında savcılık işte bu soruyu Hazine bürokratlarına yöneltti... Soygun raporlarının hangi masalarda ne kadar beklediği, bakana teslim edildikten sonra neden işleme konulmadığı sorusunun yanıtı beklenmeye başlandı... Ne var ki savcıya evlere şenlik bir yanıt verildi: Banka denetiminde her makam üstüne düşen sorumluluğu eksiksiz yerine getirmişti, kimsenin kusuru yoktu...
Nuh Mete Yüksel'in bu yanıtı kabul etmeyeceği/yutmayacağı Hazine eski Müsteşarı Selçuk Demiralp'i davetiyle anlaşıldı... Cavit Çağlar ile Şükrü Karahasanoğlu'nun da iadesi sağlanırsa banka vurgunlarında temizliğin siyasi düzleme sıçraması kaçınılmazdır.
* * *
Beyaz Enerji iddianamesinde siyasetçi adı geçecek mi? Beyaz Şahin (Esenyurt Belediyesi) soruşturması yeni siyasi oluşuma engel mi? Banka vurgunlarında hangi eski bakanların izi sürülüyor?
Her an yakasına yapışılıp demir parmaklıların arkasına atılması muhtemel kirli politikacıların zaten yarım yırtık desteklediği ekonomik programa bırakın yabancıları yerli oyuncuların bile tam olarak inanması mümkün mü?
Yeni ekonomik programa siyaseti bankasız bıraktığı, politikacının beslendiği/büyüttüğü bataklığı kurutmaya çalıştığı için destekliyoruz.
Ama programa güven ortamının yaratılması amacına kirli siyasetçilerin ayıklanması ile çok hızla ulaşılabilir...
O yüzden piyasa oyuncularının sadece dolar kuru grafiğinin büyüsüne kapılmayıp temiz siyaset için ellerinden geleni esirgememeleri önemlidir, kendi çıkarlarınadır. Borsa'daki batık şirketlerin kapalı tahtalarını, mağdur yatırımcıları hatırlayın, TÜSİAD ve TOBB'un buluştuğu ‘‘Hükümette revizyon’’ isteğinin satır aralarını daha iyi okuyun...
Göreceksiniz ki bataklığa gökdelen dikilmez.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Karşı Görüş-Katkı bölümünde yazan Sn. Reştan Aras'ın görüşleri, son zamanlarda başka kaynaklarda da rastladığım fikirlerle örtüşüyor. Bunların bir kısmına katılmakla birlikte, ‘Bunları biz seçtik' dövünmesini doğrusu çok haklı bulmuyorum. Eğer bügünkü siyasi sistemde, milletvekili olabilmek için epey bir mal varlığınız olması gerekiyorsa, ona rağmen adaylığınızı koyduğunuzda Genel Başkan'ın sizi veto etme hakkı varsa, seçmen olarak önünüze konan alternatifler için yüzde 10 barajı varsa ve şimdi seçin bakalım deniyorsa, üstelik seçmezseniz ceza ödeyecekseniz, ne yapmak gerekiyor acaba? Vatandaşlık hakkını kullanmak üzere sandığa gittiğinizde, seçmeniz gerekeni seçebilecek bir sistem için uğraşmak belki daha yararlı olur kanısındayım. Sistemi değiştirecek olanlar da seçmekten pişman olduğunuz insanlarsa, bunun tek demokratik yolu, kamuoyu baskısıyla bunu sağlamak olur bence.’’
(Osman BOZKURT)
Paylaş