Paylaş
HERKESİN Ekonomik Mesih'e -her ne kadar o istemese de- alkış tuttuğu dönemde yine oyunbozan ve hatta çatlak borazan sayıldığımın gayet iyi farkındayım. Ne var ki Devlet Bakanı Kemal Derviş'e dönük siyasi ve mali beklentileri vadeye göre tasnife kararlıyım:
1) Kısa vade: Hükümet ve büyük sermaye Kemal Derviş'in iç ve dış itibarının gelecek pazartesi gününden itibaren mali piyasalardaki tansiyonu azaltmaya yeteceğini umuyor. Hele yüklü bir dış kaynakla dönerse Derviş'in ulusal kahraman ilan edileceği kesin gibi...
2) Orta vade: Kamu bankaları, fon bankaları, özelleştirme ve belki de ek vergiler... Yani siyaseten kimsenin işine gelmeyen icraata yöneldiğinde bakalım Kemal Derviş'in arkasında kim kalacak?
Gazetecinin görevi bazı kesimlerin zararını en aza indirecek, sadece çok kısa süre yaşam şansı bulunan siyasi-mali illüzyonlara hizmet değildir, arz ederim.
***
Orta ve uzun vade ile neden söz ettiğimizi daha da açalım...
Bu ülkenin de tıpkı sizin ailenizin olduğu gibi bir bütçesi var...
Ve son krizde tıpkı aile bütçeniz gibi kamu hesapları da bozuldu...
Bu hesaplardaki gelir-gider kalemleri belli...
Ekonomi kazık fren yaptığına göre yeni vergi salmak, gelir beklemek hayal...
Dolaylı vergi sayılan kamu ürünleri zamları da bir süre sonra enflasyonu daha fazla azdırmamak amacıyla duracak...
Yani gelir cephesinde bariz artış beklemek zor...
Olsa olsa koalisyon dengeleri izin verir de özelleştirme hızlanırsa belki hesapta olmayan gelir kalemleri gündeme gelebilir.
***
Buna karşılık, hükümetin önünde ‘‘yedek bütçe’’ diye anılan kamu bankaları ve fon bankaları operasyonu bekliyor... Bu bankaların her gün fon bulmak zorunda oldukları nakit açığı 3.5 milyar dolar kadar... Fon bankaları da eklendiğinde günlük fon havuzunun yüzde 90'ı ipotek altında demek...
Haydi diyelim ki nakit açığı sorunu mahir fon yönetimiyle geçiştirilebilir.
Ama ya kamu bankalarının 20 milyar dolar, fon bankalarının 10 milyar doları bulan birikmiş zararlarını ne yapacaksınız?
İşte Kemal Derviş'in bulacağı dış kaynak bu açıdan hayati önem taşıyor.
Kısacası bir zamanlar kimse vergi vermediği, hazine borçlanamadığı için kamu bankalarına yüklenen zararlar için yine kimse vergi ödemeyecek, hazine borçlanmayacak... El kesesinden yediklerimizin faturasını Kemal Derviş marifetiyle yine yabancı mali kuruluşlara çıkaracağız...
***
Peki borç verecek makam siz olsanız...
Ankara'ya baktığınızda aynı Meclis, aynı hükümet, aynı bürokrasi... İstanbul'da aynı iş dünyası, aynı medya... Elinizi cebinize atar mıydınız?
Kemal Derviş'in Washington ziyaretini izleyen CNN-Türk muhabiri Yasemin Çongar'ın ‘‘Önce reform, sonra para’’ manşetini kullanması boşuna mı dersiniz?
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Sizden ricam bana anlayamadığım bir konuda yardımcı olmanız. Ben bugüne kadar bir ülkenin sadece sanayi ve insan yatırımı yaparak ve bundan gelen geliri adil sosyal düzenle halkına paylaştırdığı zaman refah ülkesi olacağını sanıyordum. Galiba Sayın Kemal Derviş kendi elleriyle en kısa zamanda bilim ve teknoloji araştırma kurumları, üniversiteler, fabrikalar, modern demiryolları vs. kurup Türkiye'nin ekonomisini düzeltecek. Bu parayı da uluslararası finans kurumlarında çok tanındığı ve sevildiği için hatırına verilecek. Yani sonuç olarak, gırtlağına kadar batmış olan ülkeyi bir tek kişi sihirli değneğiyle bu bataktan çıkaracak. Çocukluğumda Hülya Koçyiğit'in filmlerinde, kör kız kaldırımda ayağı takılıp düşer ve bir anda gözleri tekrar görürdü. Evet sizden ricam bu iki olay arasında herhangi bir benzerlik olup olmadığını bana açıklamanız. Ya da zaten her ümidi ve güveni tükenmiş bir halkı Derviş hikáyesiyle bir süre daha uyutmak mı?’’ (Harun ...?, Viyana)
Paylaş