DÜN döviz piyasasında oluşan fiyatları hatırlatıp sabah sabah asabınızı bozmak istemiyoruz...Zaten baştan anlaşalım: Mühim olan şu veya bu seviyedeki fiyat değil pazardaki arz-talep koşullarıdır.
Döviz kuru;
a) Ağustos'ta herkes tatildeyken,
b) Türkiye ekonomisi rekor oranda küçülürken,
c) Hazine-en azından düne kadar-kör topal borçlanmayı becerirken neden bu kadar yükseldi...Yanıtı, arz-talepteki değişimde yatıyor.
Temmuz ayında bankaların yoğun dış borç ödemeleri nedeniyle döviz talebi yüksekti...Merkez Bankası'ndan başka satıcı olmadığı için bu musluğun suyu kesildiğinde kur 1 milyon 600 bin liraya kadar yükseldi.
Merkez Bankası son derece yerinde refleksle piyasaya müdahele etti, yeterli döviz arzını yaratarak fiyatı önce geriletti, sonra duraklattı.
Ne var ki bu politika pahalıya patladı. Merkez Bankası kur patlamasını takip eden iki haftada 1.5 milyar dolara yakın döviz sattı.
Stanley Fischer'in Kemal Dervişve kahvaltı masası havarileri tarafından ağırlandığı müzakere maratonunda bu politikadan vazgeçilmesi şaşırtıcı olmadı...Ulusal rezervdeki dövizin asıl sahibi IMF kesin talimat verdi, Merkez Bankası piyasadan çekildi. Merkez Bankası'nın yerini yedi piyasa yapıcı bankanın alması denendi...Bu bankalar aralarında 105 milyon dolar toplayarak piyasada düzenleyici rol oynamaya çalıştı. Talebi karşılamak üzere havuzdan yapılan satışlar yedi banka arasında paylaşıldı.
* * *
Düne gelirsek...Öncelikle havuz satışları geçen haftadan itibaren yetersiz kalmaya başladı...Hatta dedikodu yapmayalım ama bazı bankaların düzenleyici satışı yapıp, hemen ardından piyasadan döviz topladığı görüldü.
Bankalararası piyasada satışı yapan bankanın bu parayı şube ağından alımlarla karşılamak yerine aynı piyasadan temini fiyatı artırdı.
Piyasa yapıcı bankalar da dahil olmak üzere herkes Merkez Bankası'nın aşırı dalgalanmaya izin vermeyeceği ve piyasaya müdahalede gecikmeyeceğinden emindi...Ama iki günde yüz bin liraya yakın kur artışına Merkez Bankası kaynaklı müdahale gelmeyince kafalar karıştı.
Doğru veya yanlış dün piyasada, ‘‘Ankara kurun ucunu bırakıyor mu?’’ sorusu ilk kez bu ölçüde ciddi olarak tartışıldı.
* * *
Dün para piyasalarında TL ve TL yatırımcısına ihanet yaşandı.
Ne var ki stok zararı kur süpürgesi ile temizleme veya Türkiye'yi ucuzlatarak pazarlama gibi-bu köşede iki-üç gündür tartışılan-cin fikirlerin sonucu da yine TL piyasasında gözlendi.
Dün sabah saatlerinde Hazine'nin ihaleye çıkacağı vadedeki faiz bileşik yüzde 90 düzeyindeydi. Oysa ihale kur patlaması gölgesinde kalınca faiz bileşik yüzde 98 çıktı. Yani Hazine'ye borç verenler kur artışından sağlayacakları alternatif kazancı faize eklediler.
* * *
Ankara muhtemelen bugün dövizin ucunu bırakmadığını göstermeye çalışacak. Merkez Bankası'ndaki toplantılar, havuz bankalarının piyasa kapandıktan hemen sonra bugün için strateji belirleme ihtiyacı duymaları önlem arayışına işaret...Ama tekrar ediyoruz döviz arzı olmadan hiçbir tedbir kalıcı sonuç yaratmaz. Hiç kimse zararına TL'yi desteklemez. Ne banka, ne de tasarrufçu, kimse hayal kurmasın!