Paylaş
Ekonomi Bakanı Kemal Derviş, ABD yolculuğu öncesinde, IMF ile pazarlığı süren yeni ekonomik program hakkında üç ‘‘mesaj’’ verdi:
1) Enflasyonla mücadeleden taviz yok.
2) Ulusal program uygulanacak.
3) Politik (hükümet) ve toplumsal destek zorunlu.
İlk bakışta bütünlük arz eden bu üç hükümde ne yazık ki çok sayıda açık ve/veya örtülü çelişki yatıyor. Tek tek sıralayalım.
Birinci ve üçüncü mesaj arasındaki çelişki:
Ekonomi Bakanı Kemal Derviş, kasım ve şubat ayında kazaya uğrayan geçmiş ekonomik programdaki enflasyonla mücadele kazanımlarını korumak istiyor. Devalüasyon ve takip eden zam yağmuru nedeniyle önümüzdeki birkaç ay yüksek çıkacak enflasyon rakamlarının ardından fiyatları yeniden kontrol altına almayı tasarlıyor.
Ne var ki Kemal Derviş'in kamuoyuna bu mesajları ilettiği günün sabahında koalisyon hükümeti, memura ek zam sözü verdi. Bu söz muhtemelen kamu işçileri ve tarım kesimine de benzer telafi müjdesinin habercisidir. Enflasyonla mücadele amacıyla 2000 başında benimsenen geriye değil ileriye endeksli gelirler politikasından ciddi sapma gündemdedir.
Dolayısıyla Kemal Derviş'in hem geçmiş zararları kapatıp toplumsal desteği sağlayacak, hem de enflasyonu aşağı çekecek mucize politikaları en azından daha fazla izaha muhtaçtır.
İkinci ve üçüncü mesaj arasındaki çelişki:
Yeni ekonomik programın öncelikli hedefinin kamu bankaları operasyonu olduğunu sağır sultan bile duydu. Kamu bankalarına vurulacak neşter;
a) Siyasileri memnun etmeyecek, dolayısıyla bu konuda ciddi politik destek beklentisi ya hayalcilik veya doğruyu eksik ifade anlamına geliyor.
b) Kamu bankalarının birikmiş zararlarının Hazine'ye ödetilmesi, topluma enflasyon yaratılarak fatura edilecek, toplumsal destek de lafta kalacak.
Kritik soru: Kemal Derviş'in hükümet ve halk nezdindeki itibarı azalırsa dışarıya bağımlılığı artacak mı?
Dolaylı bir çelişki:
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel'in istifası Kemal Derviş ve ekibinin icraat yolunu açtı. Ne var ki;
1) Aynı göreve yolsuzlukla mücadele açısından, itibarı Zekeriya Temizel kadar yüksek başka bir isim bulmak kolay değil.
2) Temizel'in parti içindeki siyasi muhalefeti Derviş'in işini zorlaştıracak.
1994 kriziyle ilgili şakayı herhalde hatırlarsınız: Türkiye'de eğitime yatırım azdır denilir... Ama o kriz sırasında ülkemiz, başbakan yetiştirmek uğruna yakın tarihin en büyük eğitim harcamasını üstlendi.
Aynı şakaya iki kez gülünmez. Hele acıtıyorsa!
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Halk bir nebze olsun umutlanabilmek için kelleler beklerken, burunlarından kıl aldırmayanlar bakan sayısını 37'ye çıkardılar. Unutulmasın ki, elbette çok önemli olan ekonomik çıkmazdan daha tehlikelisi halkın sistemle hesaplaşması olacaktır. Çünkü kitlelerin kaybedecek fazla bir şeyi kalmadı. Sayın Derviş, bugüne kadar vaktini siyasiler ve teknik kadrolarla, daha çok teknik konulara ayırmak zorunda kaldı, ama işçi, memur, sanayici, işveren, üreten, üretmeyen, kısacası sivil toplum örgütleriyle temas etmeden sağlıklı tam bir teşhis koyabilir mi? Onların tam desteğini aldığından emin mi? Siyasi sistemden şikáyetleri biliyor mu? Bence Amerika'ya dönmeden ve son kararını vermeden önce bu temasları derinlemesine mutlaka yapmalı, genel yapımız hakkında daha iyi fikir sahibi olmalıdır. Yoksa zamanı gelince kendileri temize çıkmak için onu da harcarlar. Biz gene krizlerimizle baş başa kalırız.’’ (Emre Sönmezgil)
Paylaş