TELEVİZYON illüzyon aletidir. Savaş dehşetini ekrana hapsetme ve süresini de haber bültenleri ile sınırlı sanma alışkanlığı tembel işidir...
Savaş milli maça benzemez, golleri saymakla bitmez.
Anlık taktikle uzun vadeli stratejiyi karıştırmaya gelmez.
Mesela sizce 1) ABD birliklerinin çölde yavaş ilerlemesi mi, 2) yoksa Saddam'ı en az üç kez namlunun ucundan kaçırması mı daha önemlidir...
Eğer ilkini daha önemli buluyorsanız, TV ekranlarında altyazı okumaya üşeniyorsunuz demektir. Çünkü ABD savaşın ilk evresinin adını ‘‘kelle uçurma’’ (ing: decapitate) olarak koydu.
Yani ABD bu dakika itibarıyla Irak'ın yarısını işgal etseydi bile Saddam'ın kellesinin yerinde durması başarısızlığa işaretti.
Veya eskilerin Arapça deyimiyle ‘‘Basra harap olduktan sonra da’’ Saddam'ın kellesi omuzlarının üzerinde kaldığı sürece Irak ayaktadır.
* * *
Savaş hakkındaki soru-yanıt testine devam edersek...
Türkiye'nin Irak savaşındaki önemi sadece Kuzey Cephesi'nden mi ibarettir? Eğer öyle olduğuna inanıyorsanız kötü habere hazır olun.
Çünkü Irak'ın batı çölünde, Ürdün sınırına komşu H1, H2 ve H3 kodlu üç havaalanı müttefiklerin eline ya geçti veya geçmek üzere.
ABD'nin planı, Kuveyt'te hazır bekleyen 101'inci Hava İndirme Tümeni'ne bağlı birlikleri önce helikopterle bu üç alana -ki H2 Heathrow'dan bile büyük- indirmek, ardından kuzeye taşıyarak petrol sahalarına el koymak.
Yani Kuzey Cephesi'nin alternatifi bulundu bile!
Haydi o zaman bir soru daha...
ABD'nin kuzeydeki birliklerinin tek görevi güneye ilerlemek veya Musul ve Kerkük'ü kontrol altına almakla mı sınırlı? Yoksa ABD ordusunun iş tanımı içinde Türklerle Kürtlerin çatışmasını önlemek de var mı?
Eğer Kuzey Irak'ta hakemliği ABD üstlendiyse... Ankara izin vermediği için karadan Kuzey Irak'a asker yollayamayan ABD'nin gözünde şu an itibarıyla birlikte savaşacağı Kürtler mi yoksa Türkler midaha kıymetli?
* * *
İnsanların kişisel onuruna saygımız sonsuz... Ne yazık ki devletlerin onuru değil çıkarı vardır. O yüzden işlerin kötü gitmeye başladığı kırılma noktasını doğru tespit edip, hatadan geri dönmekten başka yol yoktur:
1) Türkiye vakit kaybetmeden ABD askerlerine topraklarını açmalıdır. Bu amaçla yeni bir tezkere hemen TBMM'ye sunulmalıdır.
2) TSK ve ABD birlikleri Kuzey Irak'ta asla rakip ve hatta düşman konumuna düşmemeli, aksine eşgüdüm sağlanmalıdır.
3) ABD'nin Kuzey Irak'taki askeri varlığının Saddam'a karşı güvencesi Kürtler değil Türk ordusu olmalıdır.
4) Meseleyi at pazarlığına çevirmeden, Türkiye'nin savaş zararının telafisi yönünde ABD yardımı garanti altına alınmalıdır.
* * *
Önerilerimizi yersiz bulmuş olabilirsiniz... Ama hiç değilse sorularımızın hakkını teslim edin.
Asıl B planına ihtiyaç duyan ABD mi, yoksa Türkiye mi?