ANKARASONER Yalçın’ın yeni kitabında çarpıcı tespit var:
Bir zamanlar başı açık dolaşan, iyi eğitim almış genç kızlar, AKP Hükümeti’nin bakanlarıyla tanışıp evlenince örtünüyor... İşi gücü bırakıp eve kapanıyor.
Soner Yalçın, Hayrünnisa Gül, Emine Erdoğan, Münevver Arınç, Zeynep Babacan, Semiha Yıldırım gibi isimleri sıraladıktan sonra üniversitede türban serbest kalsın diyenlere sesleniyor:
"Türbanlı kızlar üniversiteye girsin aydınlansın, toplumsal hayat içinde yer alsınlar gibi hayatın gerçekleriyle uyuşmayan/romantik sözleri bir yana bırakalım.(...) Türbanlı kızlarımız üniversiteyi bitirince çalıştırılmıyor. Tekrar eve kapatılıyor."
Soner’le ahbaplığımız Susurluk takıntımız/kitaplarımız dönemine kadar gider.
İyi bir gazeteci, parlak/çok satan bir yazardır.
Ama bu kez anlaşamadık. Çünkü;
Madde 1:
Eğitimin öncelikli amacı iş bulmak/çalışmak olarak tarif edilemez. Toplumun uzlaştığı değer ve hedefleri eğitimle gelecek kuşaklara aktarmak çok daha önemlidir. Ters mantıkla üniversite mezunu işsizlere de mürteci mi diyeceğiz? Ya da gününü kuaför ile konken masası arasında geçiren diplomalı, başı açık/laik hanımların konumunu nasıl izah edeceğiz?
Madde 2:
Laik eğitimin tek çıtası türban olamaz. Önemli olan başı örten türban değil, eğitim almayı reddeden kafadır. Türbanı çıkarıp perukla tıp eğitimi alan genç kız, inancı gereği erkek hastaya bakmazsa eğitim kurumu işini tam yapmış mı olacak? Ya da türban takmayan erkek hukuk öğrencisi şeriatı savunuyor ve ama belli etmiyorsa iyi üniversite eğitimi almış mı sayılacak?
Madde 3:
Toplumun bireye hak tesliminde izolasyon/entegrasyon ölçüsü esas alınmalıdır. Yani bu yeni hak bireyi toplumdan koparıyor mu, yoksa bütünleştiriyor mu, bu açıdan bakılmalıdır. Türbanlı genç kız örtüsüyle birlikte eğitim almaya (üniversite) talipse sorun izolasyon değildir. Aksine genç kızın sosyal yaşama katılımını sağlayan ilk ve belki de tek yoldur.
Soner Yalçın, son kitabına "Siz kimi kandırıyorsunuz?" ismini vermiş...
Kim, kimi, neden kandırıyor anlatması uzun... Ama kuşkum odur ki; laiklik çıtasını türbana kadar indirenler kendilerini kandırıyor! Türban yasağı, laik eğitimi kurtarmaya yetmiyor.
Hemen seçim soruları
DİYELİM ki, AKP Anayasa Mahkemesi kararını beklemeden 29 Haziran’da baskın, genel/yerel seçim kararı aldı... Eğer yine ezici zafer kazanırsa yorumu kolay. Ama ya; 1) Oyu yüzde 46.6’dan bir puan düşük çıkarsa, 2) Meclis’e soktuğu vekil sayısı 340’ın altında kalırsa, 3) Tayyip Erdoğan’ın mitinglerine ilgi 22 Temmuz’a göre azalırsa... Seçmen AKP’nin kapatılmasını onaylamış mı olacak?
DİPNOT
ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın düğün telaşı ortada. Ama yine de Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü hazırlığı için atadığı ismi biraz yadırgadık. Yüksek Mahkeme’de bu göreve türban raportöründen daha uygun isim bulunamaz mıydı? Türban raporundaki bir aylık gecikmenin, yaratılan dedikodu ortamının siyaset gündemine izdüşümünü görmemek mümkün mü?