ANKARAASLINDA iddiayı sevmem, yanılırsam özürden kaçmam. Yine de Başbakan’ın ABD gezisi hakkında kesin kanaatim var.
Washington seyahati kimilerinin yansıttığı gibi geçmeyecek.
Ne ABD’den izin istenecek, ne de icazet beklenecek.
O yüzden Beyaz Saray bahçesindeki basın açıklamasında "Ordular ilk hedefiniz..." türü dramatik laflar edilmeyecek.
Başbakan’ı Bush randevusuna Mohaç meydan muharebesine yollar gibi uğurlayan dost ve müttefik medyaya tavsiyem, beklentilerini biraz aşağı çeksin... Ki salı sabahı, "Bush yine Bush’luk yaptı" veya "Türk’ün Türk’ten başka dostu kalmadı" tarzı ağlamaklı manşetlerle çıkmasın.
Washington’da Başbakan’ın masaya iki ayrı dosya koyacağını düşünüyorum:
İlkinin kapağında "stratejik ortaklık" yazılı olacak. Başbakan lafı eğmeden bükmeden Başkan Bush’a Türkiye’nin Afganistan’da üstlendiği terörle mücadele görevini hatırlatacak. ABD Başkanı’na "Nasıl Kabil’de terörle mücadeleyi ortak yürütüyorsak, aynısını Irak’ın kuzeyinde sizden bekliyoruz" mesajını verecek.
Türkiye Irak’ın kuzeyindeki askeri operasyon için ABD’nin aktif desteğini talep edecek. ABD askeri operasyona katılırsa, uluslararası meşruiyet riski tamamen ortadan kalkacak. Sivil can kaybı önlenecek, Kürt liderlerin itirazı kesilecek. AB kamuoyunda olası eleştiri dozu hafifleyecek.
İkinci dosyada askeri bazı talepler yer alacak. Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ın kuzeyinde sınır güvenliği açısından bulundurduğu gücü takviye etmek istiyor. ABD’nin bu isteğe karşı çıkması beklenmiyor.
Yaklaşan kış Türkiye’nin hemen harekete geçmesini zorunlu kılıyor.
Zaten yapılacak belli; Başbakan’ın "Savaş değil operasyon" sözlerinden de anlaşılacağı üzere geniş kapsamlı işgal planlanmıyor. Nokta hedef ve isimlere dönük askeri harekátla örgütün eylem gücünün kırılması hedefleniyor.
İki seçenek var: 1) ABD ile ortak yaparsak stratejik ortaklık güçlenir, 2)ABD katılmaz ve fakat ses çıkartmazsa, Ankara ona da razı.
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın "PKK ortak düşman" sözünün gerisi gelecek mi, Washington’da belli olacak.
Yer-gök kamusal alan
GENELKURMAY heyetinin Emine Erdoğan’ın da bulunduğu ANA uçağına binmesine ilişkin yorumları üstünüze afiyet hayretle izliyorum.
Eğer yerden 7-8 bin feet yukarıda kamusal alan kuralları işliyorsa, Genelkurmay Başkanı’nın şubat ayında THY’nin tarifeli seferiyle New York’a gidişini nasıl izah edeceğiz. 200’e yakın yolcu arasında hiç mi başı örtülü yoktu acaba? Veya olup olmadığına bakıldı mı...
Mesele başörtüsü mü, yoksa kimin taktığı mı?
İran topa giriyor
HERKES ABD Dışişleri Bakanı’nın Ankara ziyaretine kilitlendi.
İran Dışişleri Bakanı’nın Ankara’ya adeta baskın vermesi unutuldu.
Oysa İran iki nedenle denkleme katılmayı ısrarla deniyor:
1) Türkiye’nin Kuzey Irak’ta tek başına harekáta girişmesi İran’ın işine gelmez.
2) Washington pazarlığında "PKK’ya karşı İran" kartı Tahran’ı korkutuyor.
O yüzden İran topa girmeye çalışıyor. Arabuluculuğu deniyor, beceremezse Türkiye’nin yanında yer alması muhtemeldir.