ANKARA AKP’nin en üst karar organı MYK toplantısını açan Başbakan, kararını gecikmeden duyurdu:
- İstişarelerimiz neticesinde Abdullah Bey’in adaylığının devam etmesini düşünüyoruz.
Abdullah Gül’ün adaylık gerekçesini anlatması da oldukça kısa sürdü:
- Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı seçimi tıkandı. Bunu meydanlarda ağlamadan iyi anlattık. Meydanları dinledik, adaylığım sürüyor.
Bu diyaloğun da gösterdiği gibi AKP’nin birinci ve ikinci adamları adaylık kararını MYK’ya bırakmadı. Başbakan ve Gül’ün eğilimi MYK’da geçen haftaki tartışmaların devamını önledi.
AKP’nin Gül’ün yanı sıra bir veya iki Köşk adayı daha çıkartma niyeti de hiç konuşulmadı, çünkü;
1) Abdullah Gül’ün yakınları ve yaklaşımı kendisi dışında aday kabul etmeyeceğini ortaya koydu.
2) MHP’nin kendi adayına oy vermesi bekleniyor. CHP tek aday olursa uzlaşmıyor. Yani ’ikinci aday’ projesi sadece iktidar değil muhalefet açısından ölü doğdu.
58’inci Hükümetin Başbakanı’nın MYK’da sorguya çekilmesi veya partili adaylarla yarıştırılması beklentisi böylece sayısız siyasi fantezi gibi rafa kalktı.
Abdullah Gül bugün ikna turlarına başlarken kafalardaki tek soru işareti Kabine takviminden ibaret kaldı. Kabine’nin Ahmet Necdet Sezer’e sunulması çok yüksek olasılık ama perşembe günkü olağan görüşmeye yetişmeyebilir.
Karizması çizildi mi?
İSTANBUL’dan Ankara’ya transfer bir gazeteci sıfatıyla Melih Gökçek’i hep beğendim.
Ankara’yı tepeden tırnağa değiştiren (kimilerine göre kötü yönde olsa da) bir siyasetçinin iletişim kanallarının neden bu ölçüde zayıf kaldığını ise hiç anlayamadım.
Dün öğleden sonra Melih Gökçek’le konuştum.
Üç soru yönelttim, yanıtlarını aktarıyorum:
1) Ankara suyu temiz mi?:
Melih Gökçek suya katılan klorun muslukta yarıya inmesi halinde bile sağlık açısından sorun yaratmayacağını, suyun içilebileceğini söylüyor.
2) Sorun ne zaman çözülür?:
Kızılırmak’tan gelecek 750 bin metreküp su Ankara ihtiyacının neredeyse tamamına eşit. Ayrıca Kavşakkaya barajı var, Gerede’yi de hızla tamamlarız iddiasında.
3) Karizması çizildi mi?:
Melih Gökçek su krizinin ilk günlerinde serum takılacak noktaya geldi, eşi çok üzüldü. Ama önceki gün toplu sünnet töreninde halkın teveccühünden anladı ki, karizması sağlam, çizilmemiş.
Merkezi dış politika
EĞER Abdullah Gül Köşk’e çıkarsa yerine Ali Babacan’ın gelmesi en yüksek olasılık.
Yeni dönemde dış politikadaki tek değişiklik bakanın ismiyle sınırlı kalmayacak. Tayyip Erdoğan merhum Turgut Özal’ın denediği "merkezi dış politika" sistemine geçecek. Başbakanlığa bağlı dış politika kurmay heyeti kurulacak. Bu merkez Dışişleri Bakanlığı’na paralel görev yapacak. Öncelikli görevi farklı bakanlıkların dış politika kararlarını gözden geçirmek olacak. Böylece her bakanlığın ayrı hedefe yönelmesi önlenecek. Benzer şekilde, yabancı ülkelerle siyasi ve ekonomik ilişkilerin dengede gitmesi sağlanacak. Turgut Özal’ın ilk hükümeti döneminde, başta Özdem Sanberk ile Cem Duna olmak üzere çok sayıda parlak diplomat benzer işlevle çalıştı. Aynı sistemi yeniden kurmak isteyenlerin Özal’ın kurmaylarına danışması o yüzden!