Tek ekonomi, tek vergi

HERHALDE ‘tek ülke, tek ulus, tek lider’ sloganını -ve belki de sonuçlarını?- anımsattığı için Alman seçmenler, Angela Merkel’in finans dehası/beyninin yarısı Paul Kirchof’un ‘tek vergi’ fikrinden fena halde ürktü.

Öyle ki Gelir Vergisi’ni tek orana, yüzde 25’e çekmeyi (şu anda en yüksek dilim yüzde 42) öneren 62 yaşındaki anayasa/vergi uzmanı, seçim hezimetinin tek sorumlusu ilan edildi.

* * *

OYSA Gelir Vergisi’ni tek ve düşük orana indiren, karmaşık istisnaları kaldıran ülke kazanıyor. Vergi jargonunda ‘flat tax’ olarak anılan tek ve düşük oran modasını 1994 yılında küçük bir Baltık ülkesi Estonya başlattı, ertesi yıl Letonya devam ettirdi. Tabloda da görüldüğü gibi Rusya ile diğer eski Doğu Bloku ülkeleri, 2000’li yıllarda aynı sisteme geçti.

* * *

FRANSA’da 2007 yılında 7 basamaklı Gelir Vergisi’nde iki dilim azalıyor, vergi istisnası 9 bin 400 dolarla sınırlanıyor. İngiltere’de muhafazakár muhalefet, üç dilimli vergi sistemini tek oranlı hale getirmeyi öneriyor. Ama gelişmiş ülkelerde tek oranlı Gelir Vergisi’ne geçmek çok kárlı gözükmüyor. Çünkü kaçak az olduğu için, oran indirimi vergi hasılatını fazla yükseltmiyor.

* * *

TÜRKİYE
’de vergi tabanı üç büyüklerden çok eski Doğu Bloku’nu andırıyor. Örneğin, Gelir Vergisi’nde beyannameli mükelleften bir YTL toplanıyorsa, ücretliden on YTL kesiliyor. (Hoş artık onlar da uyandı, ücreti düşük gösterip vergiden kaçınıyor.) Dolayısıyla Gelir Vergisi’nde tek ve düşük oranlı bir sistemin tartışılmasında fayda var.

* * *

TEK ve düşük oranlı vergiyle; 1) Mükellef daha düşük vergiyle ağır kaçakçılık cezasını kıyaslar, kayıtdışı azalabilir. 2) Yüksek ücretliler gerçek beyana yönelir, hasılat artabilir. 3) Yabancı sermaye basit vergiyi sever, yatırımlar artabilir. 4) İstisnalar kalkar, adalet artar.

Başbakan daha fazla, iş dünyası daha düşük oran istiyor.

Orta yol belki de tek ve düşük oranlı vergiden geçiyor.

Ne dersiniz; düşünmeye, tartışmaya değmez mi?
Yazarın Tüm Yazıları