Tarihi takvimlerin satışı cami avlusuna yetişmiyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
OKULLAR açıldı, öğrenciler ajanda peşine düştü. Esnaf 91 günlük senetleri için takvim işaretlerken gelecek yıla kaydı.
Kısacası takvim mevsimi açıldı. Biz de Ülkü Takvimleri'nin yolunu tuttuk. Ülkü Takvimleri'nin merkezi Cağaloğlu'da Dünya Gazetesi'ne komşu.
1950'li yıllardan bu yana bürosunun camekánından çevreyi izleyen Oğuz Ülkü'nün bizim genç meslektaşlara anlatacak çok öyküsü var:
Hürriyet Gazetesi'nin her sabah kuşluk vakti bayilere teslim macerasından, Saatli Maarif Takvimi'nin görme özürlü sahibinin depoda kağıt bobinlerini eliyle dokunarak saymasına kadar... Takvim hazırlamak sabır ve titizlik kadar yaratıcılık da istiyor. Oğuz Ülkü'nün çevresinde olup biteni eksiksiz algılamak ısrarı ve dahası 50 yılın ardından aslına sadık kalarak tekrar becerisi galiba mesleki alışkanlık.
Zaten kendisi de takvim yapraklarına düşülen öğütler ve görgü kurallarının yaratıcı sürecini ‘‘Çoğu yolda yürürken aniden aklınıza geliverir’’ diye tarif ediyor.
Ülkü Takvimleri tam bir aile müessesesi. İkinci kuşak Oğuz Ülkü'nün dışında topu topu iki kişi daha çalışıyor. Birisi takvimi hazırlıyor, diğeri pazarlama ile uğraşıyor. 2004 Ülkü Takvimi'nin 2004 baskısı için filmler çoktan hazır, ekim ayında basılacak. Ekip çoktan 2005 takvimi için çalışmaya başlamış bile. Çünkü her takvim yaklaşık 1,5 yılda hazırlanıyor.
BABAMIN İŞİNE DEVAM
Ülkü Takvimleri ve rakipleri Saatli Maarif Takvimi ile Fazilet Takvimi toptancı ağıyla kırtasiye dükkanlarında satışa sunuluyor. Bu pazarın lideri Ülkü Takvimleri. Ama markalı takvimlerle yarışan bir piyasa daha var: Cami avluları. Cami cemaatlerinin bağış amaçlı takvimlerinin satışı markalı ürünlerin kat kat üstüne çıkıyor.
Ama ne dijital takvimler ne de şirketlerin yılbaşı promosyonları Ülkü Takvimleri'nin sadık müşterisini çalamıyor. ‘‘Hemen hemen her yıl aynı miktarda takvim satarız’’ diyor , ardından her yıl fiyat politikasında biraz daha zorlandıklarını ekliyor.
Oğuz Bey'in kızı akademisyen, oğlu tekstilci. Kendisi ise babası Vásıf Bey'in (Vasıf= özellik değil uzatmayla Vaasıf diye söylenir) izinden yürümekle övünüyor: ‘‘Bu iş babamın işiydi, ben sadece devam ettirdim. Zaten ben babama çok benzerim. Hatta rahmetli bazen, ‘Ben bu çocuğu Demirci Davud'un örsünde dövdüm, galiba fazla dövmüşüm bana benzedi' derdi.’’
Ders kitabı boyu tutmayınca renkli ilk takvimi bastı
Oğuz Ülkü’nün matbaacı babası Vásıf Bey 1936 yılında Ankara'dan İstanbul'a göçtü. Güven Matbaası'nı kurdu. Önceleri macera romanları bastı, meşhur Pardayan serisi gibi. 1960'lı yıllarda ders kitabı baskısında büyümek için rotatif ofset makine satın aldı. Böylece matbaa 12 ay durmadan işleyecekti. Ama evdeki hesap Milli Eğitim Bakanlığı'ndan döndü.
‘‘Bastığımız kitaplar roman boyundan biraz büyük ama ders kitabında alışılan boydan bir miktar küçüktü' diye hatırlıyor Oğuz Ülkü o günleri: ‘‘Hiç unutmam Sırrı Erinç'in coğrafya kitabını bizim boyda ama renkli bastık bakanlığa sunduk. Beğenmediler, geri çevirdiler, ofset makinesi boş kaldı. İşte o zaman babam renkli takvim basmaya karar verdi.’’
İlk Ülkü Takvimi 1968 yılında basıldı. Rakiplerinden farklı olarak daha ilk günden itibaren her yaprağında Türkiye'nin bir ilinden renkli fotoğraf yer aldı.
BİZİM TAKVİM LEKE ÇIKARTMAYI ÖĞRETMELİ
Oğuz Ülkü'nün aktardığına göre babası Vásıf Bey insanlara eğitici bilgi aktarma hevesini hayata geçirmek amacıyla başlamış takvim basmaya... Amaca uygun bilgide aranan ilk özelliğin ‘‘yerli, yani bizden’’ olması kesinlikle raslantı değil. Bir takvim yaprağının arkasını çeviren Oğuz Ülkü yemek tarifini okuyor: ‘‘Endülüs bifteği nasıl pişirilir... İyi de önce ev kadınına bifteği öğretmek gerekmez mi?’’
Markanın eski dildeki karşılığı alamet-i farikadır. Yani ayırıcı özellik ve farkı tarif eder. Ülkü Takvimi'nin farkını Oğuz Ülkü bakın nasıl anlatıyor:‘‘Bizim takvimi oturma odasına asan ev hanımı çocuğuyla nasıl konuşacağını da akşama ne yemek yapacağını da merak eder. Günü, randevuyu gösteren bir araçtan ibaret değildir bizim takvim, leke çıkartmayı da öğretir.’’