Paylaş
EKONOMİK Mesih'in Mucize Serisi'nden Birinci Takas Anlaşması'nın yol açtığı bayram havasında havai fişeklerle döviz kuru yarıştı. Ahaliyi, ‘‘Acaba hangisi daha yükseğe tırmanır?’’ merakı sardı.
Kur ve faizde zafer sarhoşluğunun yarattığı yalpalama, ne zaman sona erer?.. Galiba takasın tarafları pozisyonlarını ayarlamadan, kárlarını realize etmeden piyasaların durulması güç.
Döviz borçlusu bankalar, daha düne kadar kur artışından zarardaydı. Bugün itibarıyla döviz fiyatındaki artış riskini Hazine'ye yıkmış olmanın rahatlığıyla kuru savunma ihtiyaçları kalmadı. Hatta kur artışı, artık döviz káğıtları yoluyla bankaların haziran bilançolarına kár yazmasına hizmet edecek. Hazine ve Merkez Bankası da sanırız yüksek kurla eriyen iç borç rakamından fazla rahatsızlık duymayacak.
Gözüken o ki, takas operasyonu şimdilik sadece mali sektördeki hasarı azaltmaya yarayacak. Kur ve faizde gevşeme ile yeniden üretim şansı arayan reel sektörün (dolayısıyla iş ve aş peşinde koşanların) biraz daha beklemesi gerekecek.
* * *
Takasa girmeyen kamu bankalarının bilanço operasyonu çok daha sancılı yürüyor. Gecelik para toplamaları yasaklanan, Merkez Bankası ile alışveriş hacmi daralan kamu bankaları, nisan ayından itibaren reel sektörle kredi ilişkilerine sınır koymak zorunda kaldı.
Önce 30 milyar liranın üstündeki kredilerde -dönem faizinin ödenmiş olması şartıyla- her 100 liranın sadece 75 lirası çevrildi. Yani bu tür kredilerde yüzde 25 daralma yaşandı. Bu uygulama, yüklü ticari kredisi bulunmayan Ziraat Bankası'ndan çok Halk Bankası'nın esnaf-tüccar müşteri profiliyle ilgiliydi. Halk Bankası bilançosundaki düzelmeye paralel olarak kredi indirimi kararında uygulanan tavan yükseldi. Mayıs ayında 50 milyar liranın üstündeki kredilere uygulandı, on gün kadar önce bu rakam 100 milyar liraya çıktı.
Halk Bankası'nda 50 milyar liranın altındaki kredilerin toplam içindeki payı yarıya yakın ve bu müşterilerin durumunda değişiklik yok.
Ama geri kalan 1.5 katrilyon liraya yakın kredi rakamını paylaşan orta ve büyük şirketlerin üretim ve satışlarında ne kadar daralma yaşandığı önümüzdeki günlerde belli olacak.
* * *
Hazır söz kamu bankalarından açılmışken... Denizcilik şirketlerine kredi ertelemesi konusundaki son gelişmeyi de aktaralım.
Duyduğumuza göre bu konuda yeni kararname yolda. Bütçede karşılığı gösterilerek kredilerin ertelenmesi planlanıyor. Ancak kararnamede teknik hatadan mı, yoksa kasıttan mı bilinmez, denizcilik sektörüne döviz kredilerinin faizi yüzde 12 olarak belirleniyor. Hazine'nin bankalardan yüzde 14 döviz faiziyle borçlandığı dönemde bu garip oran dileriz düzelir.
* * *
Dün bu köşede çıkan takas analizinde ısrarlıyız. Takas operasyonu iç dinamikleri açısından tutarlıdır. Ancak kime ve hangi amaca hizmet edeceği, takası takip eden politika adımlarına bağlıdır.
Eğer geçen yaz olduğu gibi popülist eğilim ağır basarsa takas sadece piyasalarda muhtemel krizi öne çeker, başka işe yaramaz. Ama yine aynı takas operasyonu, atılacak doğru adımlara sağlam zemin yaratabilir. Takasla ilgili tahmin ve yorumlar bu ülkenin geleceğine dönük beklentilerden ayrı düşünülemez.
Kısacası takas, sorunun da, çözümün de parçası haline gelebilir.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘...sormadan geçemeyeceğim. Böyle bir yazıyı takastan bir gün önce değil de bir gün sonra yazmak, kötü bir gelişmeyi (muhtemel bir kazayı) öngördüğü halde bir şey yapmayıp, kazadan dönülemez noktaya gelindiğinde ‘Bakın bu gidişin sonunda kaza olacaktır' demeye benzemiyor mu?’’ (Serhat AYDOĞAN)
‘‘Kendimizi kandırmayalım. Takasla büyük iş yapıldı, doğru, ama oyuk o kadar büyük ki hálá haziran borç ödemesi 8 katrilyon, temmuz 6 katrilyon, ağustos 8 katrilyon. Nerede kaldı maaşlar? Bu ülkenin toplam vergi geliri 30 katrilyon. Üç aylık ödenecek borç hálá 22 katrilyon, maaşlar, cari ve tarım harcamalarıyla 3 aylık ödeme 30 katrilyon. Biz bankacılar, yıllık geliri 3 aylık harcamasını karşılamayan şirkete kredi vermeyiz, siz verir misiniz bilemem. Yıllık geliri bırakın 3 ayı, 6-9 aylık giderini karşılamıyorsa o şirket kredi alamaz, batmıştır.’’ (H.İ)
Paylaş