Sorun Kandil'de ama çare Güneydoğu'da

ÇOĞU gazeteye küçük haber olarak girdi, ama Ankara'da çok dikkatle izlenen gelişmeye dikkatinizi çekelim:

ABD ve İngilizlerin Irak'taki ortak operasyonuyla İran karşıtı Halkın Mücahitleri isimli örgütün kampları bombalandı, militanları silah bırakmaya zorlandı.

Halkın Mücahitleri
kim?

İran İslam Devrimi'nden itibaren, yani 20 yılı aşkın süredir Irak topraklarını üs tutan... Hatta Körfez Savaşı'nda (1980-87) Saddam'ın ordusuyla birlikte dövüşen bu örgüt bir anlamda İran'ın PKK'sı...

Düşmanımın düşmanı dostumdur lafını bilirsiniz.

Halkın Mücahitleri örgütünü yok eden ABD, İran'a dostluk gösterdi.

Herhalde artık sıra 50 yıllık eski dostunun, bu coğrafyadaki tek stratejik ortağının derdini çözmeye geldi, yani PKK'ya.

Nitekim Ankara'ya ulaşan bilgiler, edinilen izlenim, ABD'nin PKK'ya dönük askeri operasyonunun çok yaklaştığı yönünde...

Ve Ankara'nın İran ve Suriye'ye dönük yeni açılımını da bu çerçevede yorumlamak gerekiyor:

Şu sıralar Kandil Dağı'nda yuvalanmış PKK'ya dönük ABD operasyonu başlarsa örgütün iki kaçış yolunun bulunduğu düşünülüyor: İran veya Suriye.

Ne var ki Ankara'ya göre PKK çok istese de artık İran'da yuvalanamaz. İlişkilerin mevcut düzeyi bu ihaneti kaldırmaz.

Benzer şekilde uluslararası düzeyde tamamen yalnız kalan Suriye de Türkiye'yi karşısına almayı düşünemez.

PKK son çare olarak Türk topraklarına geçerse karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bulacak. Elebaşıları etkisiz hale getirilecek, daha önemsiz kadroları Pişmanlık Yasası kapsamına alınacak.

* * *

Ankara'nın bu hesabına göre ABD'nin Türkiye'ye ‘‘İran ve Suriye politikası’’ nedeniyle kızması çok haklı sayılmaz.

(Aksi halde Ankara'nın da ABD'ye, Tahran'a dönük Halkın Mücahitleri jestinin gerekçesini sorma hakkı doğmaz mı?)

Ne var ki Abdullah Öcalan'ın Kenya'da paketlenip tesliminin ardından Türkiye adına ikinci kez PKK'ya karşı kolları sıvamaya hazırlanan ABD'nin bu konudaki dostça uyarısını da en azından dinlemek zorundayız.

Geçen hafta Dışişleri Bakanlığı'nda ‘‘PKK'yı Kandil Dağı'ndan ne zaman temizleyeceksiniz?’’ sorusuna muhatap kaldığında ABD Büyükelçisi'nin sözü döndürüp dolaştırıp Güneydoğu reformlarına getirmesi boşuna değil.

Çünkü Ankara'nın işaret ettiği gibi sorun Kandil'de ama kesin çözümü Güneydoğu'da yatıyor. Güneydoğu, demokrasi ve refah yönünden Kürt coğrafyasının cazibe merkezi haline gelmeye adaydır...

Bari bu fırsatı kaçırmayalım.

* * *

ABD esip üfürdükçe tezkere senaryoları gündemden düşmüyor. Biz de Ankara'da tartışılan iki senaryoyu aktaralım dilerseniz:

Tezkere geçseydi; Türk Silahlı Kuvvetleri 20 bin askerle Irak topraklarına 20 kilometre girecek ve duracaktı. Kuzey cephesi açılsaydı sıcak çatışma nedeniyle Musul ve Kerkük muhtemelen Basra gibi zarar görecek, Kürtler muzaffer güç olarak Kerkük'e girecekti. Sonuçta Türk ordusunun sabrı taşacak, Türk ve Kürtler arasında istenmeyen gerginlik, belki de çatışma çıkacaktı.

Tezkere geçmedi ama; Polonya tek başına barış gücünün altından kalkamaz. Çok yakında Türk askeri barış gücüne çağrılacak. Ve Mehmetçik çatışarak değil, barış adına Irak toprağına girecek.
Yazarın Tüm Yazıları