Paylaş
SİYASET gönülden geçeni gerçek sanmak değildir. Hatta tam aksine, siyasetin kuralları kişiye göre değişmez. Sadece zamanlama sayesinde lider doğumu beklemek yalancı bahar gibi umut kırmaktan başka işe yaramaz.
* * *
Bugünlerde merkez solda Kemal Derviş'in, merkez sağda Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı konuşuluyor. Dahası bu iki ismin mevcut partilere tenezzül etmeden yeni oluşumların başına geçeceği umuluyor.
Peki bu beklenti gerçekçi mi?
Daha ileri gitmeden Doğan Haber Ajansı'nın Batman mahreçli haberine dikkatinizi çekmek istiyoruz: ‘‘Batman'ın HADEP'li Belediye Başkanı Abdullah Akın'ın 18 Nisan 1999 seçimlerinden sonra ilk kez düzenlediği geniş katılımlı halk toplantısı Pazaryeri mahallesinde yüzlerce kişinin katılımıyla yapıldı. Toplantıya HADEP İl Başkanı Murat Ceylan da katıldı. Vatandaşlar, ‘Sizi biz seçtik, biz eleştiririz. Belediye Meclisi üyeleri ciddi bir çalışma yapmıyor. Hizmetler yetersiz. İlaçlama yok, asfaltlama yok. Çöpler toplanmıyor. Protokol yolu olan Havaalanı Caddesi bile çukurlardan geçilmiyor. Başkan Abdullah Akın'dan memnunuz, ancak çevresindeki yöneticilerden memnun değiliz' diyerek hizmetlerden memnun olmadıklarını dile getirdi.’’ (Arif ARSLAN/BATMAN)
Bu kısa haber, siyasetin kurallarının en sorunlu yörede bile işlediğine kanıttır. Batmanlı seçmen, tercihi HADEP’ten yana kullanırken farklı politik gerekçeyle hareket etmiş olabilir. Ama etnik ve siyasi seçiminin, belediyeden hizmet beklentisinde indirim yaratmadığı da ortada.
Zaten sistemle kavgalı partilerin sorunu bellidir: 1) Siyasi merkezin yarattığı geniş imkánlarından yeterince yararlanamazlar. 2) Orta ve uzun vadeli perspektifleri uğruna seçmen günlük ihtiyaçları karşılamakta ihmal eğilimi gösterirler.
* * *
Aynı siyasi şablonu Recep Tayyip Erdoğan'a uygularsak...
Başarılı bir belediye başkanı sıfatıyla oy aldığı seçmen tabanından daha geniş kitleye ulaşan bu ismin ayrı parti kurma şansı tartışmalıdır.
Yeni partinin 80 il ve 2 bine yakın ilçe/beldede örgütlenmeye gitmesi sadece insan kaynakları açısından değil finansman yönünden de ciddi sınavdır... Rahmi Koç'un yeni siyasi parti yorumu bu açıdan ilginçtir: ‘‘Yeni parti kurulması, örgütlenmesi kolay iş değil... Bizim bayilerin tabelasının değişmesi bile iki yıl alıyor.’’ (Sofya, medya ile sohbeti.)
Dün Erdoğan'a yakın bir isme yeni partinin fon kaynakları hakkında soru yönelttiğimizde benzer endişenin ipuçlarına rastladık:
‘‘Türkiye'de siyasetin iki kaynağı var. Ya büyük sermaye ile peşinen pazarlık edip, tavizlerde anlaşıp peşin kaynak buluyorsunuz. Veya bu anlaşmalara girmeden yola çıkıyorsunuz. Tayyip Bey ikinci yolu seçti. Zaten daha belediye başkan adayı iken o tarihte tartışmalı inşaatı olan büyük bir holdingden gelen büyük bağışı ‘karşılığını ödeyemeyeceğim parayı kabul edemem' diye geri çevirmişti. Halkın gönlünden kopanlarla bu işin altından kalkılmaya çalışılacak.’’
* * *
İyi habere açlığımız hepimizi hayalci kıldı. En ufak iyi haberi bile abartarak vadeyi öne çekmeye çalışıyoruz. Toplumsal ilerlemenin sıçrama anlamına gelmediğini unutuyoruz. Propagandaya inanıyor, sürü güdüsüyle umutlanıyor, sonra aynı hızla dibe batıyoruz.
Yaşadığımız sürece toplumsal cinnet denilmezse adı nedir?
Paylaş